Bir baba olarak Hz. Muhammed (S.A.V.)

21.06.2022
A+
A-
Bir baba olarak Hz. Muhammed (S.A.V.)

Dadısı ve azadlısı Ümmü Eymen (Bereke), kocasından boşandıktan sonra sığınak olarak Hz. Peygamber’in (S.A.V.) evini bulmuştu. Allah Rasûlü, onu diğer bir azadlısı ve evlatlığı Zeyd’le evlendirmiş ve bu evlilikten Üsâme dünyaya gelmişti. İslâm’da hukuken evlatlık müessesesi kaldırılmış olmasına rağmen Zeyd ve ailesi, Rasul-i Ekrem’in hanesinin bir parçası gibi muamele görmeye devam etti. Hz. Peygamber, Üsâme’yi öz torunu gibi sevmiş ve asla diğer torunlarından ayırmamıştı. Hz. Fâtımâ’dan doğan ilk torunu Hasan’ı bir dizine Üsâme’yi diğerine alıp onları bağrına basar, aralarında bir ayırım gözetmezdi. Başkaları tiksinirken ağzı akan Üsâme’yi bizzat temizler, düşüp bir tarafı kanadığında bizzat yaralarını silerdi. Üsâme on beş yaşına geldiğinde Zeyd’i evlendirdiği gibi onu da evlendirip maddi yardımda bulundu. İşte, aralarında ister nesep bağı olsun ister olmasın, herhangi bir nedenle ailesi içinde kalmak durumunda bulunanlara nasıl muamele edileceğini gösteren örnek bir aile büyüğü; yine gönüller sultanı Hz. Muhammed (S.A.V.)

Çocuklar ve torunlar Efendimiz için birer “cennet kokusu”, “gözünün nuru”ydu. Hz. Hasan ve Hüseyin hakkında “O ikisi, öpüp kokladığım çiçeklerimdir.” buyurmuştu (Buhârî, “Fedâilü’l-ashâb”, 22). Çocukları âdeta sevgiye boğardı, onlarla şakalaşır, oyunlarına katılır, ağlayan ve üzülenlerin gönüllerini alırdı. Böylece geleneklerine ters geldiği için çocuklardan uzak duran ve evlat sevgisi nedir bilmeyen kalplerde şefkat, merhamet ve muhabbet çiçekleri açtırmıştı. Bütün bu sevgisine karşın, uygun olmayan davranışlar gördüğünde göz yummaz, yavrularına hakkı öğretir ve hatırlatırdı. Sözgelimi bir keresinde torunu Hasan’ın zekât olarak getirilmiş hurmalardan birini ağzına attığını görünce şöyle buyurdu “Cıs, cıs! At onu ağzından. Bilmez misin, biz zekât malı yemeyiz.” (Müslim, “Zekât”, 161).

Rasul-i Ekrem çocuklarını çok sevmesine rağmen onların maddi talepleri karşısında kesinlikle taviz vermeyen, elindekini dul, yetim, yoksul ve bakımını üstlendiği suffa ashabına ayıran bir aile babasıydı. Bundan dolayı ölesiye sevdiği kızı Hz. Fatıma’nın kendisinden hizmetçi talebini olumlu karşılamamıştı.

Bir devlet başkanı ve peygamber olan Allah Rasûlü, bütün bu ağır yüklerin ve sorumlulukların yanı sıra, geniş ailesinin reisi olarak onları ihmal etmemiş, her türlü dertleriyle ilgilenmiş, ne yapılması gerekiyorsa elinden geldiğince ama Rabbinin buyruklarını ve sade hayat sürme anlayışını terk etmeden yapmaya gayret etmişti.

Her türlü salât ve selam, hürmet ve tahiyyât ona (S.A.V.) olsun. Hanelerimizin üzerinden bereketi eksik olmasın.

Yazının tamamı için tıklayın

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.