Ailenin huzur limanı olan kocanın vazifesi
Ailenin huzur limanı olan kocanın vazifesi
Bir insan, sevmelidir ki, sevilsin; saymalıdır ki, sayılsın. Fedakâr olmalıdır ki, karşılığında güzellik ve ikramlar bulsun. Lâkin âile içinde bunlar öncelikle hanımdan gelmelidir. Bu sebeple akıllı bir hanım, kendisini kocasına, çocuklarına ve âile büyüklerine sevdirerek dâimâ saâdet yolunun öncüsü olur. Sâliha bir hanım için, hadîs-i şerîfte verilmiş olan şu müjde, ne büyük bir bahtiyarlıktır:
“Kocası kendisinden râzı olarak vefat eden (sâliha) kadın, cennete gider.” (Tirmizî, Radâ, 10)
Diğer bir hadîs-i şerîfte de bildirildiği üzere, Cenâb-ı Hak tarafından Peygamber Efendimiz’e bu dünyadan sevdirilen üç şeyden biri de, böyle bir “sâliha hanım”dır.[3]
Evli bir erkeğin, âile yuvasında dikkat etmesi gereken belli başlı hususlara gelince;
İslâm dîni, âileyi âdeta babaya emânet etmiş ve âilenin maddî-mânevî bütün ihtiyaçlarını karşılamak hususunda, ona tam bir vazife ve salâhiyet vermiştir. Bu sebeple âilede reislik mevkii, babaya tahsis edilmiştir.
Öncelikle kadın ve çocukların, dînî ve ahlâkî bakımdan iyi yetiştirilmesi; onların dünya ve âhiret saâdetlerine vesîle olacak şekilde terbiye edilmeleri, erkeğe âit mühim vazifelerdendir. Bu yüzden evin reisi, Kur’ân-ı Kerîm’in şu îkâzını hiçbir zaman hatırından çıkarmamalıdır:
“Ey îman edenler! Kendinizi ve âilenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyunuz…” (et-Tahrîm, 6)
Erkek, âilesini her türlü fırtınadan koruyan bir huzur limanıdır. Bundan dolayı bütün âile fertlerini, onların dînî değerlerini zedeleyebilecek kötü arkadaşlardan, ahlâkî güzelliklerini tahrip edebilecek nefsânî gezi ve eğlencelerden, televizyonların menfî yayınlarından, internetin müstehcen sokaklarından, seciyesiz ve seviyesiz kitap, gazete ve neşriyattan da uzak tutmalıdır.
Hanımından, meşrû ölçülerin dışında nâmahremlerin karşısına çıkmasını ve onlara hizmet etmesini istememeli, âilesini mümkün mertebe karışık ortamlardan uzak tutmalıdır. Hanımının sır ve kusurlarını herkesten gizlemelidir.