Tercihlerde aileler etkili oluyor
Tercih döneminde birçok adayın, yaşadığı ildeki üniversiteleri tercih etme eğilimi var. Halbuki öğrencinin kapasitesi ve yeteneği daha kaliteli bir üniversiteyi kazanmaya yeterli olabiliyor. Aynı ilde okuma, aile ve arkadaşlarıyla beraber olma düşüncesi, öğrenciyi bu seçiminden alıkoyuyor. Bu gibi durumlarda öğrenci, aile ve rehber öğretmenin ortak bir anlayışla karar vermeleri ve tercihlerde bulunmaları daha yararlı olur. Bazı meslekler vardır ki, mezun olunan üniversitenin ismi, iş yaşamına geçildiğinde bir referans oluşturur. Bu yüzden öğrencinin, bulunduğu ilde okuma fikri, eğer çok özel bir neden yoksa vazgeçilmez bir amaç haline gelmemeli.
Üniversite seçiminde en önemli kriter üniversitelerin adaylara sağladığı imkanlardır. En başta üniversitenin adayları tanıması ve onlara uygun eğitim programlar sunmasını, öğretim üyelerinin adaylarla ilgilenmesini, adayları dünyaya açmasını, iş dünyası ve sektörlerle buluşturma istenilen bir durum. Önemli olan üniversitede öğrenilenlerin iş yaşamında uygulanabilirliğidir. Bundan dolayı adaya kuru bilgi veren değil onları iş dünyasıyla gerçek yaşamla buluşturan üniversiteler seçilmeli. Şüphesiz devlet üniversitelerimizden çok kaliteli olanlar var fakat kaynak problemleri sebebiyle yeterince imkân sağlamada yetersiz kalabiliyorlar. Bundan dolayı adayların vakıf üniversitelerin gerek burslu gerekse burssuz bölümlerini mutlaka göz önünde bulundurmakta fayda var.
Üniversite ve bölüm tercihi yaparken öğrencilerin en çok düştüğü çelişkilerden biri, bölüm veya üniversitelerin hangisinin öncelikle olacağıdır. Adayların çoğu Boğaziçi, İTÜ ya da Bilkent, ODTÜ gibi puanı yüksek üniversitesine gideyim de hangi bölüm olursa olsun mantığıyla hareket ediyorlar. Bazı adaylar ise hangi üniversite olursa olsun fark etmez düşüncesiyle hareket ediyor. Bu iki düşünce de aslında tam olarak doğru değil. Seçilen üniversite, üniversitenin bulunduğu şehir ve eğitim alınan bölüm ile birlikte hepsi bir bütündür. Eczacılık, gibi bölümlerde yalnızca diploma ön plana çıktığından daha ekonomik ve rahat okunabilecek yerler tercih edilebilir. Aynı şekilde eğitim fakültelerinden mezun olanların tümü eğer devlette görev almak istiyorlarsa KPSS’ye girmeleri gerektiği için okullarını rahatça okuyabilecekleri yerleri seçmelerinde fayda var. Fakat akademik kariyer sürecinde bazı kişisel yeterlilikleri kazanmaları bakımından tercihlerini bunlara göre yapılmalılar.
Sınavda yeterli başarıyı yakalayamayan adayların, bunun nedenini araştırması gerekiyor. Özellikle ders 12 sınıfta olup ta ders yoğunluğundan dolayı ve buna bağlı yetersiz çalışmaktan kaynaklanan başarısızlık söz konusu ise tekrar hazırlık yapmaları en doğru yaklaşımdır. İstenmeyen bir bölümü okumaktansa bir yıllık hazırlık süreci öğrenci için kayıp olmaz.
Aileler yol göstermeli, baskı yapmamalı!
Çoğu aile tercih aşamasına dahil oluyor. Ama genelde ailelerin yaklaşımı ileride maddi olanağı yüksek ya da zamanında kendilerinin yapamadığı mesleklere çocuklarını yönlendirmek oluyor. Bu yanlış bir tutum. Aile çocuğun kişilik özelliklerini görmeli. Onların artık birer yetişkin olduğunu aileler unutmamalı. Çocuğunun ileride mutlu olacağı mesleği seçmesi için yol göstermeli, baskı yapmamalı. İstemeyerek gittiği okulu birçok öğrenci yarıda bırakıyor. Bunun dışında adayın tercih yaparken olabildiğince alternatifli seçim yapması gerekiyor.