Sorunu çocuktan devralmak mı yönlendirmek mi?
Çocuklar çatışmayı kendi kendilerine çözmeyi öğrenmeliler, aksi takdirde yapıcı ilişkiler kurmaları zorlaşır. Özel Sezin Okulu Kurucu Temsilcisi ve eğitim psikoloğu Gülin Sezin ebeveynlerin bu konuda neler yapabileceğine dair bizle birkaç öneri paylaştı.
Çatışma kavramına genellikle olumsuz anlam yüklesek de hayatın bu kaçınılmaz unsuru çocukluktan itibaren pek çok konuda kendimizi geliştirmemize olanak sağlıyor. Zamanla duygularımızı yönetmeyi, eylemlerimizin olası sonuçları üzerine düşündükçe başkalarının duygularını da hesaba katmayı öğreniyoruz. Belki de en önemlisi çatışmadan kaçamayacağımızın bilincine varıyor ve değerli ilişkiler kurmak için emek harcamamız gerektiğini görüyoruz.
Elbette bu bilinci ne kadar küçük yaştan itibaren edinirsek o kadar iyi. Bu nedenle anne-babalar, çocuklarına sorunlarını kendi kendilerine çözmeleri ve yapıcı ilişkiler kurmaları için fırsat tanımalılar. Eğitim psikoloğu Gülin Sezin, ebeveynlerin bu doğrultuda neler yapabileceğine dair bizle beş temel öneri paylaştı:
Yönlendirmelerde Bulunun
Çocuk arkadaşıyla veya öğretmeniyle sorun yaşadığı zaman bunu kendi başına çözmesi çok önemli. Böyle bir durumda anne-baba çocuğa öğretmeni veya arkadaşıyla konuşmasını, sorunu kendi kendine halletmesi gerektiğini söyleyebilir. Konuşma sırasında neler söyleyebileceğine (neden kırıldığını belirtmek veya özür dilemek) dair fikir verebilir ve yönlendirmelerde bulunabilir.
Diyelim ki çocuğunuz öğretmeniyle bir problem yaşadı… Bu durumda “Sen merak etme, ben öğretmeninle konuşur ve meseleyi hallederim” dediğiniz zaman çocuğunuza yalnız başına bir şey yapamayacağı mesajını vermiş oluyorsunuz. Hâlbuki okula başlayan çocuk artık sorunlarını kendi kendine çözebilecek noktaya erişmiş olmalı. Böylece özgüveni artacak ve “ben yapabilirim” duygusu gelişecektir.
Kendi Geçmişinizden Örnekler Verin
Çocuğu “Bugün ne oldu? Neler yaşadın?” diye sorgulamak yerine kişisel örnekler vermek gerekiyor. Anne-baba öğrenciyken veya küçükken başından geçen birkaç olayı anlatabilir. Böylece çocuk sorunlarla herkesin karşılaştığını, bunun son derece doğal bir şey olduğunu anlayabilir. O zaman içi rahatlayacaktır. “Annem-babam bana anlatıyor, demek ki ben de ona anlatabilirim” diye düşünerek duygularını paylaşabileceğini görmüş olur.
Neden-Sonuç İlişkisi Kurmasına Yardımcı Olun
Neden-sonuç ilişkisi kurmak muhakeme becerisini geliştirir. Ebeveynler çocukları bir şey yapmak istediğinde “Hayır, böyle bir şey asla olmaz” diye kestirip atmak yerine nedenlerini anlatmalılar. Bu şekilde çocuk bir şey dediğinde veya yaptığında neler olabileceğini; yani önündeki birinci, ikinci, üçüncü etabı da düşünür. Unutmayalım ki bizim bir sürü tecrübemiz var ancak çocuklar çoğu şeyi ilk defa tecrübe ediyorlar.
Problemin İlla Kötü Bir Şey Olmadığını Gösterin
Çocuğun önüne her şeyi hazır koymamalıyız. Bazen duvara toslaması, ne yapması gerektiğini düşünmesi, deneyip yanılması lazım. Başarısız olduğunda, yanlış yaptığında bunu ailesiyle paylaşabilmesi çok önemli. Çünkü böyle böyle öğrenecek, hayata hazırlanacak, uzun vadede kendine güvenecek. İleride lise arkadaşlarıyla veya iş hayatında bir problem yaşadığı zaman bunu nasıl halledebileceğini düşünmesi, konuşması, karşısındakini ikna edebilmesi gerekiyor. Bu becerileri küçük yaştan itibaren edindiği zaman hayatta başarılı olacaktır.
İletişim Kurmasını Sağlayın
Yetişkinler olarak karşımızdaki insanın bir şeyi neden yapmış olabileceğine dair varsayımlarda bulunuyoruz ancak bu varsayımlar çoğu zaman yanlış çıkabiliyor. Oysa diğerlerinin kafasından neler geçtiğini tam olarak bilemeyiz. Bu yüzden varsayımda bulunmak yerine doğrudan iletişim kurmak çok önemli. Çocuklar da hata yaptıkları zaman sorunlardan kaçmak yerine onlarla yüzleşmeyi öğrenmeliler. Yanlışı kabul etmenin onurlu bir davranış olduğunu ve büyük bir olgunluk gerektirdiğini anlamalı, bu olgunluğu küçük yaştan itibaren edinmeliler. Burada en önemli nokta yapıcı ilişkilerin nasıl kurulabileceğini, yönetilebileceğini ve sürdürülebileceğini çocuklarımıza öğretmek.