Alır mıyız birer şerbet?
Türklerin, 11. yüzyıldan beri meyvelerin suyunu sıktıkları ve şerbet tükettikleri biliniyor. Bugün genellikle nişan, sünnet töreni, mevlit okutma veya doğum sonrası gibi özel günlerde, kutlamalarda ve Ramazan aylarında varlıklarını hatırladığımız şerbetler, bir zamanlar atalarımızın sofralarından hiç eksik olmazdı.
Gelelim tariflere…
Küçük bir not: Bal, beyaz şeker veya meyve şekeri çok tükettiğinizde kan şekerinizi ani biçimde yükseltir. Bu, kan şekeri dengenizin bozulmasına, bir türlü tokluk hissedememenize, baş dönmelerine neden olabilir. Şeker miktarını yüksek tutmamanızı, hele kan şekeri dengesizliği veya diyabet sorununuz varsa tatlandırıcı kullanmanızı veya bu şerbet tariflerini çok kontrollü tüketmenizi öneririz.
Sirkencübîn şerbeti
Osmanlı devrinde sarayda en çok tüketilen şerbet, sirkencübîn şerbetidir. Vücuda dinçlik verdiğine, harareti kestiğine, kanı temizlediğine inanılır, hem şifası hem de lezzeti için içilirdi. Bu enfes şerbet, bal, elma sirkesi ve su karıştılırak yapılıyor. 1 lt suya, 1 su bardağı elma sirkesi, 2 yemek kaşığı bal katıp iyice karıştırarak elde edebileceğiniz bu şerbeti, yemeklerden sonra veya gün boyu tüketebilirsiniz.
Tarçın şerbeti
Kabuk tarçın, hemen hemen tüm meyve şerbetlerine, kaynatma aşamasında eklenebildiği gibi tek başına şerbeti de yapılabiliyordu. 1 litre suya 2 kabuk tarçın, 5 karanfil ve seçtiğiniz tatlandırıcıdan 1 yemek kaşığı ekleyip 20-25 dakika kadar kaynatın.
Meyve karışımlı tarçın şerbeti yapmak isterseniz içine yarım elma, ayva veya armut da ekleyebilirsiniz. Kaynadıktan sonra süzüp dilerseniz sıcak, dilerseniz soğuk tüketebilirsiniz. Hekimler bu şerbeti hastalarına, vücudu ısıtmak, terletmek, gaz söktürmek için verirlermiş.
Zencefil şerbeti
Mide bulantılarına karşı, ayrıca gaz söktürmek, hazmı kolaylaştırmak ve direnci artırmak için içilen, yazın soğuk tüketilip ferahlatan bir şerbet. 1 litre suya 2 parmak kalınlığında taze zencefili kabuklarını soyarak doğrayıp atın. 1 limonu kabuklarıyla birlikte doğrayıp suyun içine atın. Seçtiğiniz tatlandırıcıdan, arzu ettiğiniz miktarda ekleyin ve bir taşım kaynatın. Soğuduğunda içine bir limonun suyunu ekleyin. Dilerseniz taze naneyle süsleyip servis edin.
Gül şerbeti
Gül yapraklarının şekerle ovularak, bazı tariflerde 40 gün boyunca güneşte kurutulup kaynatılmasıyla yapılırdı. Basitçe yapabileceğimiz tarifi ise şu: bir avuç gül (kırmızı veya pembe) yaprağını şeker, bal veya tatlandırıcı ile on dakika kadar ovun. Orta boy derin bir kaba koyun.
İçine bir limon suyu ve kaseyi dolduracak kadar içme suyu ekleyip kabın ağzını kapatın veya streçleyip buzdolabına kaldırın. Bir gece bekletin, ertesi gün temiz bir tülbentten süzün. Soğuk olarak tüketin. Kahvenin yanında sade veya naneli lokumla misafirlerinize ikram edebilirsiniz. Hekimler, göğsü yumuşatmak, mideyi rahatlatmak ve safra söktürmek için bu şerbeti verirmiş.
Demirhindi şerbeti
Ahmet Haşim, meşhur “Vatan” adlı yazısında aynen şöyle der: Bilmem, demirhindi şerbeti ve yoğurtçu sesi olmayan bir memleket hiç insan için vatan olabilir mi?” Bunu der çünkü eski İstanbul sokaklarında demirhindi şerbetçilerinin sesleri eksik olmazdı. Kanı temizleyen, mideyi güçlendiren bu şerbetin ana maddesi bizim demirhindi olarak bildiğimiz Hint hurması aslında.
1 litre içme suyuna 100 gram demirhindiyi kabuklarını soyup atın. Bir gece bekletin. Ertesi gün içine seçtiğiniz tatlandırıcıdan arzu ettiğiniz miktarı, 1 kabuk tarçın, 2-3 tane karanfil, dilerseniz küçük bir parça kabukları soyulmuş taze zencefil atın ve kısık ateşte bir saat kadar kaynatın. Soğuyunca suyunu süzüp buzdolabına kaldırın. Soğuk tüketilmesi tavsiye edilir.