Çocuklarda para yönetimi
Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Uzman Klinik Psikolog Şeyda Özdalga, “Yapılan araştırmalar, yetişkinlerin para yönetiminin sorun olduğunu gösteriyor” diyor; “Kredi borçlan, ödenemeyen, ertelenen kredi kartları, eşten dosttan alınan borçlar, önce harcayıp sonra ödeme çabaları, gelirden çok giderin olması, tüketim fazlalığı, yatırım riskleri, hesaplanamayan koşullar gibi…” Pedagog Öznur Simav tüketim çılgınlığının ulaştığı noktalara dikkat çekiyor ve çocuklarımızı para konusunda eğitmemiz gerektiğinin altını çiziyor; “Çocuğumuzun yarınlarının güven altında olduğunu hiçbirimiz söyleyemeyiz.”
Para bilinci çocuğa nasıl aşılanmalı?
Özdalga, önce para bilincinin oluşum sürecini açıklıyor: “Çocukta tüketim alışkanlıkları, psiko-sosyal kimliğin geliştiği 3-6 yaşlarından itibaren başlar. Bu dönemden itibaren çocuğa para nedir, nasıl kazanılır, nelere harcanır gibi bilgiler onların yaşamında somutlaştırılarak anlatılmalı. Biriktirmeyi, beklemeyi, paranın neleri, ne kadar alabileceği, her istediğine ulaşamayabileceği öğretilmeli. 6-10 yaşlarında para verip istek ve ihtiyaçları karşılanmalı, 11 yaşından sonra ise aile bütçesine göre haftalık harçlık ile bütçe yapması desteklenmeli. Harçlık vermek çocuğun özgüvenini ve sorumluluklarını arttırır, kendini değerli hissettirir.”
Büyüklerin zaafları çocuğa zarar veriyor
Anne-babalar çocukları için en iyisini istiyor ve kesenin ağzını açıyorlar. Hatta çoğu zaman bütçelerini zorlayarak! “Anne-babaların ‘ben alamadım, çocuğum alsın’, ‘benim çocuğum en iyisine layık’, ‘bende görsün ki, hep bu standardı istesin’, ‘eksik kalmasın, ezik hissetmesin’ zaafı çocuklarına zarar verebiliyor” diyor Psikolog Özdalga. “Bu nedenle harçlığın, verilenlerin fazlalığı tatminsiz, daha çok tüketen, üretmeyi bilmeyen, hep çevresinden almayı isteyen, yaşam mücadelesinde, sorun çözme becerisinde gelişemeyen bireylere sebep olabiliyor. Çocuğa verilenlerin azlığı da çaresizlik, hayal kırıklığı, değersiz hissetme, engellenmişliğe neden olarak öfke problemlerine, davranış sorunlarına sebep olabiliyor.” Bu nedenlerden dolayı Psikolog Özdalga’nın önerisi, sosyo-ekonomik koşullara uygun bir miktarın çocuğa verilmesi…