Aile içi şiddet ve çocuk

18.05.2022
A+
A-
Aile içi şiddet ve çocuk

“Ben suçluyum… Annemi koruyamadım…”

“Bütün bu olanlar benim yüzümden”

“Nefret ediyorum”

“Yardım edemiyorum… Çaresizim”

“Lütfen babamı/annemi bana kötüleme… Ben taraf olamam ki”

Bu iç konuşmalar çocuğun genellikle farkında olmadan kendini olup bitenlerden dolayı suçlayışının ifadeleridir. Çok az durumda çocukların benzer cümleleri sesli söylediklerini görürüz, ancak bu durum çocukluk döneminde, özellikle ebeveynler arasındaki şiddete şahit olan çocuklarda bu travmatik yaşantıların etkilerinin mutlaka olacağı ve bu etkilerin müdahale edilmezse yetişkin yaşamlarında peşlerini bırakmayacağı gerçeğini değiştirmemektedir.

Aile içi şiddet ve çocuk

Çocuğun beyni ve zihinsel kapasitesi bu olaylara şahit olması durumuyla baş edebileceği kadar gelişmiş değildir.

Aile içerisinde çocuklar şiddetten çok fazla etkilenmektedir. Aile içinde şiddete tanık olan çocuk korkusunu, kızgınlığını, üzüntüsünü göstermeme ve/veya bastırma eğilimi içine girer. Bu çaba bilinçli bir uğraş değildir, çocuğun beyni ve zihinsel kapasitesi bu olaylara şahit olması durumuyla baş edebileceği kadar gelişmiş değildir. Aile üyelerinin çocukla bu durumu ve duygularını konuşması önemlidir. Çocuğa güven verilmelidir.

Şiddete tanık olan çocuk, şiddetten dolayı kendisini suçlayabilir, kendisini sorumlu tutabilir. Bu süreçte, anne babanın açık ve net bir dille bu durumun çocukla ilgili olmadığını ona söylemesi önem taşımaktadır. Bunun yanı sıra, çocuk anneyi veya babayı da suçlayabilir. Bu durumda çocuk yargılamadan, eleştirmeden ve savunmaya geçmeden dinlenilmelidir.

Aile içi Şiddete Tanık Olan Çocuk

Aile içinde şiddete tanık olan çocuk, şiddet göstermeye başlayabilir. Örneğin, okulda arkadaşına vurma, canını acıtma gibi sorunlu davranışlar çok görülür. Şiddetin yanlış bir davranış olduğu anlatılmalı, duygularını ifade etme yolları, yaşadığı bu yoğun duygu ile nasıl baş edeceği ile ilgili yönlendirmelerin yapılması önemlidir. Ancak aile içinde yaşanan şiddet olayları sürekli oluyorsa ve/veya çok şiddetli oluyorsa çocuğun bu olaylardan etkilenmesi sadece telkin ve yönlendirmelerle sağlamaz. Böyle bir durumda profeyonel destek alınmalıdır.

Aile, çocuğa taşıyamayacağı yükleri vermemelidir. Şiddete maruz kalan ebeveynin çocuktan yardım istemesi, çocuğun taraf tutmasını istemesi veya bunu ima etmesi, ara bulmasını istemesi, eş ile kurulan iletişimi çocukla sağlamaya çalışması, aralarında olup biteni çocuğa anlatması ve/veya diğer ebeveyni kötülemesi gibi durumlar çocuğun duygusal gelişimini ciddi ölçüde bozan son derece yanlış yaklaşımlardır. Çocuk taşıyamayacağı bu yükler karşısında ezilir ve patolojik suçluluk duygusu oluşmaya başlar. Duymaması gerektiği halde duyduklarından iç dünyasında çocuk kendine görevler çıkarır. Bu görevler hiçbir zaman gerçekleştirilemeyeceği için de normal olmayan bir suçluluk duygusu patolojik olarak oluşur. Daha ileriki yaşlara ve yetişkinlik dönemine gelindiğinde, suçluluk psikolojisi altında olan ve ilgili ilgisiz birçok durumda kendini sorumlu tutan ve suçlayan, psikolojik sorunları olan bir insan ortaya çıkar.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.