Kadının çalışma hayatına girmesiyle oluşan aile içi roller
Aile insanlık tarihi boyunca özellikle de ilk dönemlerinde her şeyden önce din ile içli dışlı bir cemaat olarak karşımıza çıkmaktadır. Başta İslam olmak üzere bütün semavi ve evrensel boyuttaki dinlerde aile ile ilgili hususlar başat rol oynamıştır. Ancak modernleşme ve sekülerleşme ile birlikte onun dini fonksiyonlarında önemli değişiklikler müşahede edilmiştir. Aile şekilleri de dinin işlevlerinin yerine getirilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Aile içerisinde otoritenin baba veya annede olması bu açıdan önemli bir husustur. Bu değişim içinde özellikle Türk aile yapısı, köyden kente göçle birlikte, çok derin bir şekilde etkilenmiş ve aile ve aile bireylerinin rollerini etkilemiştir. Çağın ihtiyaçlarına göre yetiştirilmesi gereken çocuklar eğitimlerini ve becerilerini artık aile yerine okullardan almaktadır. Bu durumda artık aileyi çocuğun bir mesleğe sahip olabilmesi için gerekli olan bilgi ve beceriyi verebilen bir kurum olmaktan çıkarmıştır. Bunda tarımla meşgul olan aile yapısındaki iş bölümünden uzaklaşma etkili olmuştur.
Kadının çalışma hayatına girmesiyle oluşan aile içi roller
Değişimin yaşandığı diğer bir alan ise kadın hareketleri bağlamında toplumsal cinsiyet tartışmalarıdır. Bu konu ile ilgili günümüzde hatrı sayılır bir literatür oluşmuştur. Cinsiyetin bir sorun haline getirilmesi, tepkisel hareketler bağlamında gerçekleşmiştir. Günümüz kadın hareketleri tüm dünyada feminist hareketlerle ilişkilendirilerek tartışılma eğilimindedir. Feminizmin çıkış noktası, kadınların entelektüel yeteneklerinin erkeklerden farklı olmadığı ama eğitim şekillerinin onları ev içinde hizmet etmeye şartlandırdığı ve bu sebeple felsefe, bilim ve sanatla meşgul olamadıkları şeklinde geliştirilmiştir. Bu çıkış noktasına yaslanarak ilk feminist yazar ve düşünürler kadınlarında erkeklerle birlikte laik ve genel eğitimden faydalanarak aile dışında çalışabileceklerini hararetli bir biçimde savundular.
Bu düşünceler feminizm hareketini kamusal alanda eşitlik ilkesine yönlendirmiştir. Kamusal alanda eşitlik istemi kadınların kamu alanında erkeklere açık olan her işte çalışabilmelerini ve sahip oldukları tüm siyasi haklara ulaşabilmelerini sağlayacak ve böylece kadınla erkek arasındaki keskin farklılık, ayırım ve ayrımcılık için çözüm geliştirilebilecekti düşüncesi savunulan temel düşünce olmuştur.