Fenomen anneler komplekse sürüklüyor
Sosyal medyadaki fenomen annelerin diğer annelerde ‘yetersizlik’ duygusuna neden olduğuna dikkat çeken uzmanlar, paylaşımların genellikle yaşamın ‘editlenmiş’ kısa kesitlerinden oluştuğunu söylüyor ve uyarıyor: Aslında böyle bir hayat yok. Kimse kusursuz değil!
Dijitalleşen dünya, anneler arasında ‘mükemmel olma’ yarışını da beraberinde getirdi. Sosyal medyada çocuklarıyla birlikte geçirdikleri her anı paylaşan, anne ve anne adaylarına tavsiyelerde bulunan, ürün pazarlayıp para kazanan sosyal medya hesapları artınca uzmanlar bu hesapları takip eden diğer annelerin ‘kusursuz’ paylaşımlar karşısında yetersizlik duygusuna kapıldıklarını söylüyor.
ODTÜ Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünden Doç. Dr. Aslı Bugay, takipçi anneleri uyarıyor: “Sosyal medyada mükemmel anneler görüyoruz. Bunları izleyen kitle, onların hayatının kusursuz olduğunu düşünüyor ama aslında yansıttıkları hayat kesiti ‘editlenmiş’, yani düzenlenmiş. Oysa takipçilerin hayatı editlenmemiş, yani gerçek. Mükemmel anneleri takip eden kadınlar ‘Onun gibi değilim bak o her saat çocuğuna kitap okuyormuş’ ya da ‘Ben neden öyle bir anne değilim’ gibi duygulara kapılıyor. Aslında gördükleri bir kare fotoğraf kısa bir yaşam kesiti. Hayatın bütünü ise hiç kimse için böyle mükemmel değil.
Paylaşımcı anneler, ‘Şimdi gülümse, şimdi dur, şimdi oyna, şimdi saçımı çek’ diyerek çocuğu konu mankeni gibi kullanıyorlar. Çocuğunun göz rengini, tenini, saçını en iyi şekilde sunacak paylaşımlar hazırlıyorlar. Bu aslında ‘Ben seni olduğun gibi kabul edemiyorum’ demek.
Anne-çocuk arasındaki bağın önemine vurgu yapan Çocuklara Eşlik Etme Kitabı’nın yazarı Aile Danışmanı Hilal Çorbacıoğlu da şöyle konuşuyor: “Fenomen anneler sürekli çocuklarıyla ilgilenen, etkinlikler yapan, onlarla oynayan, hiç hata yapmayan anneler olarak görünüyor. Peki böyle anneler var mı? Gerçek hayat böyle mi? Bence bu bir illüzyon. Çocuğun anneye ama gerçek bir anneye ihtiyacı var. Sahici bir şekilde çocuğuna yeten bir anneye. Anne, çocuğuyla arasındaki bağı iyi kurmalı, ‘başkaları beğensin’ diye hareket edilmezse sağlıklı bir iletişimin ilk adımı atılmış olur.