Dengeli Bir İş-Aile Yaşantısına Sahip Olup Olmadığımızı Nasıl Anlayabiliriz?
Greenhaus, Collins ve Shaw’ın (2003) tanımına göre dengeli bir iş-aile yaşantısının 3 şartı vardır: zaman, katılım ve tatmin dengesi. İş-aile yaşantınızdaki dengeleri gözden geçirirken bu üç kritere dikkat etmelisiniz. Bu kriterler arasında pozitif veya negatif bir denge olmalıdır. Pozitif denge, örneğin tatmin seviyesinin hem iş hem aile yaşantısında yüksek olmasıdır.
Negatif denge ise her ikisinde de düşük olması olacaktır. Tatmin dengesine sahip olmadığınızı “Sahip olduğum farklı roller (çalışan, ebeveyn, eş, çalışma arkadaşı, abla vb.) birbirini zenginleştiriyor mu yoksa birbirinden çalıyor mu?” gibi soruları irdeleyerek veya kendinizi bu konuda basitçe sorgulayarak anlayabilirsiniz. Bunun yanında işe ve ailenize ayırdığınız zamanı ve hayatınızın bu iki yönüne genel katılımınızı gözden geçirmek dengeli bir iş-aile yaşantısına sahip olup olmadığınızı anlamanıza katkı sağlayacaktır.
Kötü Bir İş-Aile Dengesinin Sebep Olabilecekleri: Tükenmişlik Sendromu
Aileyi ön plana alıp iş yaşantısına gerekli önem verilmediğinde olabilecekleri hayal etmek zor değil. Peki ya iş yaşantısına aşırı önem verenler veya tatmin dengesi bozulmuş olanlar? Diğer sebeplerin yanında altından kalkabileceğinden fazla iş yüküne sahip olmak ve bu işler arasında dinlenip toparlanacak zamanın olmaması da tükenmişlik sendromuna sebep olur (Burn, 2015). Yani zaman ve katılım dengesi bozulduğu gibi tatmin dengesi de bozulmuştur zira tükenmişlik yaşayan çalışanlar performanslarını yetersiz ve önemsiz bulurlar. İş yerinde enerjik, katılımcı, sorumlu ve yararlı olduğu bilincinde olan etkili çalışanların aksine yorgun (fiziksel, zihinsel ve duygusal anlamda) ve karamsar olur ve iş yerindeki çabalarının işe yaramadığına inandıklarından yararsız hissederler. Bütün bunlar iş hayatını etkilemekle kalmayıp kişinin tüm hayatını etkiler.