Aile içi iletişimde dikkate alınması gerekenler
Aile içi iletişimde dikkate alınması gerekenler
Aile içi iletişimde bireyin, aktif ve rasyonel olarak davranması, birbirlerinin farkında olması, taktir edilmesi, konumunu, hak ve sorumluluklarını bilerek bağımsız davranabilmesi ön planda tutulmaktadır. Bu nedenle aşağıda aile içi iletişimde dikkate alınması gereken bir kaç noktanın altının çizmesinde yarar olduğu düşünülmektedir.
- Eşlerin birbirleri ile açık iletişim (diyalog) kurmaları ve birbirleriyle ilişkilerinde paylaşımcı bir yapı sergilemeleri,
- Anne ve babanın çocuklarına rol modeli oluşturdukları gerçeğinin dikkate alınarak çocuklarının yanında davranışlarına dikkat etmeleri,
- Aile içi iletişimde gerektiğinde eşlerin birbirlerinin davranışlarını sözel olarak taktir etmeleri, gerektiğinde ise çocuklarının onaylanmış davranışlarını ödüllendirilmeleri,
- Eşlerin, her şeyi paylaşmak yerine kendi öznel alanlarım, evliliğin verdiği sorumluluk çerçevesinde serbest bırakan bir anlayışı geliştirmeleri,
- Aile içi ilişkilerde eşlerin hak ve sorumluluklarının neler olduğunun bilincinde olunması,
- 6.Çocukları yetiştirirken onların bireyci ve özerk yapılarının geliştirilmesine özen gösterilmeleri, diğer bir ifade ile denetimci/özerk bir birey yetiştirme anlayışını geliştirmeleri
- Eşlerin birbirlerine sevgi ve saygıyı ihmal etmemeleri, anne babaların çocuklarına sevgilerini vermeleri, çocuklarını sevgi ve ilgi ortamında yetiştirmeleri,
- Aile üyelerinin birbirleriyle uzlaşmacı, eşitlikçi ve paylaşımcı ilişkileri geliştirmeleri ve bunu çocuklarına aktarmaları.
- Anne/babanın çocukları ile arkadaş olmalarına özen göstermeleri,
- Aile üyeleri birbirlerini anlamak adına sık sık kendilerini diğer aile üyeleri ile empati kurarak, neler hissettiklerini ve buna göre davranmaları gerektiğini
öğrenmeleri ve değerlendirmeleri önerilmektedir.
Bu ifadeler aynı zamanda iyi insan olmanın göstergeleri niteliğindedir. Burada mükemmeliyetçi bir yaklaşım sezinlenebilir. Ancak aile içi uyumun sağlanmasında kurulan iletişim, sorunların büyük bir kısmının çözümünde ve birbirini anlamda yardımcı olabilir. Aksine bu öneriler, hastalığı geçirecek bir reçete değildir. Fakat sorunları azaltma ve hafifletme bakımından önem taşıdığı düşünülmektedir.
Çünkü insanın kendisi değişen bir yapıya sahip olduğundan, bu önerilerin her aile için geçerli olduğunu söylemek ve böyle bir düşünce geliştirmek gerçekçi olmadığı gibi sosyolojik gerçekliklerle de bağdaşmamaktadır. Aile içi iletişimin kurulabilmesi ve ilişkilerde yaşanan çalışmaların hafifletilebilmesi ya da aza indirilebilmesi için sosyolojik perspektiften işlevselcilik, etkileşimcilik ve karşılıklılık (değiş-tokuş) kuramlarına ilişkin açıklamaların biraradalığın kurulmasının gerektiği düşünülmektedir.
Aile İçinde Sosyalleşme
Ailenin toplumdaki en temel işlevlerinden birinin sosyalleşme olduğu dikkate alınırsa bireyin topluma kazandırılması süreci içinde uyumlu birey yetiştirmenin gerekliliği ortaya çıkar. Bu işlevsellik çerçevesinde bireyin “aktif bir aktör” olarak aile içi sorumluluklarım, kazandırılması süreci içinde uyumlu birey yetiştirmenin gerekliliği ortaya çıkar. Bu işlevsellik çerçevesinde bireyin “aktif bir aktör” olarak aile içi sorumluluklarını, beklenti içinde olmadan karı-koca olarak eşlerin yerine getirmeleri, kuralları ilişkiler sürecinde kendilerinin oluşturmaları söz konusudur. Böylece eşlerin sahip oldukları kaynakların karşılıklı olarak değiş-tokuşa tabi tutulması ile aile içi açık iletişimin kurulabilmesinin ve sağlıklı ilişkilerin yaşanabilmesinin mümkün olacağı düşünülmektedir.
Bu bağlamda eşlerin birbirlerinin bireysel (öznel) alanlarını kısıtlamak yerine “evlilik sorumluluğu” ilkesi çerçevesinde ilişkilerine yön verebildikleri taktirde daha rasyonel bir davranış olarak gözükmektedir. Bu durum sağlıklı iletişim ve ilişkilerin kurulabileceği anlamına gelmektedir.
Diğer yandan çocukların yetiştirilmesi konusunda sürekli aileye vurgu yapılması da sorunun öteki yüzünü görmeyi engelleyebilir. Çocukların sağlıksız yetiştirildiği konusu yalnızca aile olarak iç dinamiklerin değil, aynı zamanda dış dinamiklerin de önemli olduğu gerçeğini açığa çıkarmaktadır. Dış dinamikler olarak toplum ve çevrenin (arkadaş grubu ve medyanın) özellikle günümüzde, sosyalleşme sürecinde ailenin işlevlerini aksattığı görülmektedir. Bu sorunun araştırılması ayrı bir çalışma konusudur. Bu çalışmada ayrıca aile üyelerinin fizyolojik ve psikolojik rahatsızlıkları ile ekonomik sorunlarının aile üzerindeki etkileri dikkate alınmamıştır. Ancak diğer faktörler veri olarak kabul edildiğinden, aile içi iletişim boyutu üzerinde odaklanılması amaçlanmıştır.
(524) https://turkoloji.cu.edu.tr/GENEL/agb_model/agb_model.htm