Söz taşımanın zararları
Söz taşımanın, hangi masum(!) sebebin arkasına sığınılarak olursa olsun, soğukluk, kırgınlık ve hayal kırıklıklarına sebep olacağı aşikârdır. Burada da, dinleyicinin buna mahal vermemeye çalışması, doğru bir tutum olacaktır. Bir şekilde söz taşıma vukû bulmuşsa, sözün sahibinden ziyade taşıyanın kınanması, böyle bir tavrın tekrarının engellenmesi için isabetli bir yaklaşımdır. Ayrıca, kâmil mü’minin nazarında övülmekle yerilmenin bir olmasının büyük bir mertebeyi gösterdiğini unutmayarak, buna gayret etmek; en azından bu hatanın üzerine şal örtmek, affetmek, duymamış gibi davranmak; meselenin vehâmetini azaltacaktır.
Söz taşımanın zararları
Bazen kişi, kendisini tutmaya(!) çalışırken daha büyük bir hataya düşerek şu minvalde sözler söyler:
“-Filânca senin hakkında ileri geri konuştu, ama söylersem gıybete girer…”
Böylece muhâtabın aklına binbir türlü şey gelmesini sağlayıp, tek bir hususu söylemekten daha kötüsüne, üçüncü şahsın töhmet altında kalmasına yol açılmış olur.
Sır, sadece insanın kendisine emanet edilen bir paylaşım değil; istenmeden kulak misafiri olunmuş bir hâdise, görülüvermiş bir kusur da olabilir. Mü’mine yakışan, ayıpları örtücü olmak, kendisi için hoşlanmadığı muâmeleyi din kardeşine de yapmamaktır.
Bir sırra vâkıf olduğu, konumu gereğince tahmin edilen kişiyi sorularla sıkıştırmak da, yaygın bir kusurdur. Meselâ bir annenin, evlâdını:
“-Annene de mi söylemeyeceksin?!” tarzında sorularla uygunsuz paylaşımlara teşvik etmesi, ne kadar hazindir.
Âileden hemen sonra gelen dost ve arkadaşlarımızın sırları da, üzerine titrenmesi gereken bir emanettir. Bir arkadaşının sırrını en yakın dostuna söylemekte beis görmemekle başlar tavizler; onun da başka bir yakınına aktarmasıyla iş çığırından çıkar, gider…
Bütün değerlerimizin ciddî bir aşınmaya uğradığı şu âhir zamanda, en kıymetli varlıkların başında bu yüzden iyi bir dost gelmektedir. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de:
“Öyle bir zaman gelecek ki o zaman şu üç şeyden daha kıymetli bir şey olmayacaktır:
Helâl para, cân u gönülden arkadaşlık yapılacak bir kardeş ve kendisiyle amel edilecek bir sünnet.” buyurarak, bu duruma dikkat çekmiştir.
Hayal kırıklıkları yaşamamak için feraset sahibi olmalıdır mü’min… Sır tutamayan, sözü sahibine ileten kişileri tanıyıp, onlarla mesafeyi korumaya îtinâ göstermelidir.