Aile Faciaları Yaşanıyor
Yazar Nurhan Keleş, günümüzde küresel-kapitalist sistemin ailede yol açtığı sorunlara değiniyor.
DEĞERLERİMİZDEN KOPTUK YOZLAŞTIK
İhtiyaç fazlası tüketim ekonomisi internet ve mobil uygulamalar yanında her şeyi hızlandırdı, bu hız sosyal medyadaki ilişkiler ile devam etti. Sosyal medya, diziler ve sinema filmleri ile sistemi kuranların bize dayatılan yaşam bicimi ile özgürce, sınırsız yaşa, eylen, zevkine bak, dünyaya bir kere geldik, yaşadığın kadar özgürce hazlarını yaşa derken yıllar içinde gençlerimiz ve bizler her alanda değerlerimizden koparak yozlaştık. Bu yozlaşma beraberinde birçok aile facialarını da bizlere getirdi.
Mevcut maddeci seküler ekonomi sistemin kurucuların, global ve küreselleşme adı altında, bizlere bir yaşam tarzını empoze etmesi ve zorlaması ister istemez değerlerimiz ile çatışma ortamların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bize dayatılan bu tüketim yaşam biçimi içinde tüketemeyen, parası olmayan, zor duruma giren, İşsiz kalan, sağlığı bozulan birçok sosyal sorunlar karşısında beraberinde aile facialarına sürüklemektedir.
AİLE FACİALARI ARTARAK DEVAM EDİYOR
Bu olumsuzluklarda sabırla yaşamımıza devam ettirmemiz gerekirken, sabır yok edilmekte mutsuz İnsanların kıskançlıkları ile çıkılmaz bir hal almaktadır. Değerlerimiz ile taban tabana zıt bu kavramlar işte bu da bireyi bozmakta, bireyin olumsuzluğu aile ye yansımakta, bu durumda ister istemez sosyal yaşamda toplumsal facialara ortam hazırlamaktadır.
Yetkililere buradan sesleniyorum, dünyanın en iyi kanunu ya da mevzuatını çıkarsanız maddeci seküler ekonomi sistemi içinde zengin ve fakir arasındaki gelir dağılımında bu kadar çok fazla olduğu bir sistem de kaldığımız müddetçe bu durum değişmez aile faciaları daha da fazla artarak devam edecektir.
TÜKETİM EKONOMİSİ, HIZ VE HAZ AİLEYİ BİTİRİYOR
Tüketim ekonomisi hız ve haz ekseninde aileyi yozlaştırdı yedi bitirdi tüketti halen bunu neden görmüyorsunuz?
Sömürü sistemini kuranlara ve onların zengin ettikleri elit ailelere iyi hizmet ediyorsunuz!
Müslüman ailelere sesleniyorum. Bizim inancımızda helal ve haram kavramı vardır. Sizleri sömüren ve ailenizi yok eden sistemde kalmaya halen devam mı edeceksiniz ?
Müslüman Ailenin tanımı bellidir; kadın-erkek yaratılışta fiziken eşit değildir. Ancak adalet karşısında eşittir. Müslüman ailede kadının yeri ve erkeğin yeri tanımlıdır ve her şey net bellidir. Hiçbir kimse işine geldiği gibi dini değerleri yanlış yorumlamasın, erkek ve kadın birbirini tamamlayan aile olmaya evlendirmeye teşvik edilen bir bütün değer anlayışına sahiptir.
AİLEYİ KURMAK ZORLAŞTI
Günümüzde sistemi kuranlar aile kurmayı o kadar zorlaştırdılar ki,
Bir kere evleneceğiz, biricik evladım var diyerek, gösterişli evler olacak, gösterişli mobilya ve ev eşyası olacak, gösterişli altın takılar, gösterişli düğün salonları olacak derken evlenecek gençler tüketim ekonomisinde büyük bir borç batağına sürükleniyor. Bu duruma kimse dur demiyor. Gelsin paralar!
GÖSTERİŞLİ DÜĞÜNLER VE BORÇLU ÇİFTLER
Gösterişli düğün bitince tüm borçlar ile baş başa kalan yeni evli çift aile günlük yaşamaya döndüklerinde yaşadıkları sorunları anlatmaya gerek yok aile facialar serisi başlıyor.
Okullarda çocuklara markalar empoze edilerek, bunları alamayan ailelerin yaşadığı ızdıraplar ve sorunları kim görüyor, okullarda bu marka empoze edilmesine çözümler üretilmelidir.
Özel günlerde filanca aile yurtdışına geziye gitti, yurtiçinde beş yıldızlı otele gitti, yeni mobilya ya da ev eşyası aldılar, yeni araba aldılar, yeni ev aldılar buna benzer birçok aileyi kasıtlı olarak yarışa sokulmakta, bunu alamayan ailelerde ızdıraplar ve sorunlar, sonrasında birçok yine aile faciaları başlamaktadır.
KREDİ KARTLARI, FAİZ SİSTEMİ, TÜKENEN AİLELER
Maalesef tüketim ekonomisine aileler kendisini öylesine kaptırıyorlar ki, özellikle ailede erkeğin ve kadının kazandığı ölçüde yaşamlarını ayarlamış olsalar, olumsuz durumlara sabırla yaklaşıp birlikte omuz omuza vererek aşmaya çalışmış olsalar, birçok sorunlara kendiliğinden çözülecektir.
Yaşamımızın her aşamasında kredi kartları ile bizleri borç batağına bırakan tüketim ekonomisi bizleri facialar içinde bırakarak bizde ne birey, ne aile, ne de toplum bırakıyor. Bizleri her alanda tüketen faizli kapitalist sistemi mutlaka bırakmalıyız.
PAYLAŞIM, DAYANIŞMA VE İNSAN MERKEZLİ SİSTEM
Son dönemde Covit-19 pandemi ile yaşadığımız acılarda ortadadır. Ekonomi dar boğazı ile bu pahalılıkta geçinemeyen ailer ortadadır. Artık bizler yaşadığımız bu aile facialarını, neden bu sorunlar içinde kaldığımızı, ciddi olarak sorgulamalıyız. Zengin ve fakir arasındaki ciddi gelir farkını ve tüketim ekonomi sistemini bize yaşattığı bu acıları ciddi olarak mutlaka sorgulamalıyız.
Bu sorgulamalardan dersler çıkartarak aynı kararlılıkla yaşamımıza yine dört elle sarılarak doğru karar ve doğru yaşam alanları ve doğru sistemi kurarak bu yanlışlıkların üstesinden her alanda yine birlik beraberlik içinde dayanışma içinde gelerek, sorunların üstesinden hep birlikte aynı kararlılıkla çalışarak gelmeliyiz.
Adalet, hak ve liyakat temelinde bireyi, aileyi ve toplumu her alanda mutlu ve huzur içinde yaşatan ve olumsuzluklardan her alanda muhafaza eden, kendi değerlerinden güç alan, üretim ekonomisi temelde olan, kar odaklı faiz olmayan daha adil paylaşım dayanışma esaslı insan merkezli bir sistemi hep birlikte yaşamaya geçirmeyi davet ediyorum.
Ailemizi her alanda muhafaza eden koruyan, aile bireylerin mutlu ve huzurla yaşayabileceği, aile birliğini yeniden koruyan sistem altyapısında gelin hep birlikte yeniden kurma gayretinde olalım.
Kaynak: Nurhan Keleş, Muğla Gazetesi