Sosyal medyanın aile üzerindeki etkisi: Dijital aile
Türkiye’de internet kullanım oranı yüzde 70’lere yaklaştı. Günlük ortalama internet kullanım süresi 7 saatten fazla. Sosyal medya kullanımı 3 saate yakın. Aktif sosyal medya kullanıcıları nüfusun yüzde 63’ünü oluşturuyor.
Sosyal medya herkesin sınırsızca her şeyi paylaşabildiği, söyleyebildiği kontrolsüz bir alan.. Böyle bir alanın bu denli sık kullanılıyor oluşunun insana, aileye ve topluma birçok etkisinin olması kaçınılmaz. Geleneksel aile değerlerinin bu sınırsız enformasyon ve veri bombardımanından etkilenerek dönüştüğünü söyleyebiliriz.
Sosyal medya, ölçüsüz kullanıldığından bir iletişim aracından çok daha fazlası haline geldi. Bilinçsiz sosyal medya kullanımı, aileyi dijital aileye dönüştürmekte ve aile içi iletişimi de olumsuz yönde etkilemektedir. Dolayısıyla aile yapısı ve içi iletişim, daha önce olmadığı kadar zarar görmektedir.
DİJİTAL AİLE
Sosyal medyanın, eşler arasındaki iletişimin yanı sıra ebeveyn-çocuk ilişkisine de etkileri gözle görülür şekilde arttı. Sosyal medya, ilişkilerin de dijitalleşmesine yol açmaktadır. Gelinen noktada aile içi iletişim, aynı çatı altındayken bile sosyal medya üzerinde kurulur hale geldi. Kısaca geleneksel aile, sosyal medya üzerinden dijital aileye dönüştü.
Artık televizyonun karşısında olduğu gibi sosyal medyada tüm aile bir arada değil. Fizik olarak aile içindeyken, psikolojik ve sosyopsikolojik olarak çok uzaklarda olunabiliyor. Aile üyeleri farklı anlayışlar ve duyarlılıklara sahip olabiliyor; birbirlerini hiç anlayamayacakları, sözün bittiği noktalara savrulabiliyorlar.
İnsan, istediği şeye istediği zaman ve istediği kadar dikkatini veriyor. Bu durum iş yerinde verimi peşinden sürükleyebilir ama aile içi iletişimde sıkıntılar doğurmaktadır. Sosyal medya mecralarında geçirilen uzun süreler aile içi iletişimi olumsuz etkilemektedir. Özelikle akıllı telefonlar her an, her yerde kullanılıyor ve sürekli herkesin elinde. Böyle olunca eşler arasında ya da ebeveyn ve çocuk arasındaki göz teması bile gittikçe azalıyor.
Oysa çocuk annesiyle kurduğu göz temasıyla kendisini güvende hisseder, onunla bağ kurar. Aile içi sohbetler, paylaşımlar da bu şekilde sosyal medyada yoğunlaşan iletişim yüzünden azalıyor. Aynı ev içerisinde birbirlerinin günlük yaşamını sosyal medyadan takip eden, mesajlaşma programıyla birbirine meramını anlatan aileler var artık.
Sosyal medya mecraları nedeniyle eşler arasında kıskançlıklar artıyor, çiftler sosyal medyayı birbirlerini gözetlemenin, kontrol etmenin aracı olarak da kullanıyor. Aile içerisinde bir sorun, bir kopukluk varsa, bireyler eşlerinden göremedikleri ilgiyi, yakınlığı sosyal medya mecralarından iletişime geçtikleri ya da tanıştıkları kişilerde arayabiliyorlar. Bu durum elbette ki evlilikler için büyük bir tehdit oluşturuyor.
MAHREMİYET ÇÖKÜYOR
Aile demek, mahremiyet demek.. Mahremiyetin, aile değerleri içerisinde çok önemli bir yere sahip olduğunu, eskiden aile içerisinde gerçekleşen iyi ya da kötü olayların dışarıyla paylaşılmasının bir sınırı olduğunu hatırlayalım: Kol kırılır yen içinde..
Aile değerleri içerisinde mahremiyet, sosyal medyanın adeta yerle bir ettiği bir alandır. Bugün aile içerisinde yaşanan sorunların da mutlulukların da çok mahrem sayabileceğimiz anların da sosyal medyada paylaşıldığına ve bunun kanıksandığına şahit oluyoruz.
Aile içi mahremiyetin yıkımının, aileyi kırılganlaştırdığını, dışarıdan gelecek etkilere açık hale getirdiğini ve aynı zamanda kötü niyetli kişilerin de işine yarayabildiğini biliyoruz. Çünkü sosyal medyada yapılan paylaşımlarla farkında olmadan birçok bilgiyi de açık etmiş olabilirsiniz. Adınız, aile bireylerinin adları, oturduğunuz ev ya da belli bir günde belirli bir saatte nerede olduğunuz, özel olaylar gibi bilgiler herkesçe görülebiliyor.