Dijital Çağda Mahremiyet: Uzman Psikolog Hatice Tayyibe Ersoy Petek’le Röportaj

28.01.2025
A+
A-
Dijital Çağda Mahremiyet: Uzman Psikolog Hatice Tayyibe Ersoy Petek’le Röportaj

Uzman Psikolog Hatice Tayyibe Ersoy Petek, Sosyal medyanın mahremiyet algısını nasıl şekillendirdiğini, aile ilişkilerini nasıl etkilediğini ve çocukların dijital dünyada nasıl güvende tutulabileceğini Aile Gazetesi’ne paylaştı. 

Çocuklar ve Gençler İçin Dijital Güvenlik Rehberi

Dijital Dünyada Mahremiyet Konusunda Doğru Bilinen Yanlışlar Nelerdir?

Doğru bilinen yanlışlar yerine, genelde es geçtiğimiz noktalardan bahsetmek daha doğru olur. Örneğin, cep telefonlarını tamamen şahsımıza ait cihazlar olarak kabul ederiz. Aslında durum hiç de öyle değildir. Telefonlarımıza yüklediğimiz her uygulama için verdiğimiz izinlerle, cihazlarımızın kontrolü büyük ölçüde o uygulamalara geçiyor. Telefonlarımız, evimizde en mahrem alanlarda bile kullandığımız özel eşyalar gibi görünse de, bu uygulamalar sayesinde bizi kamusal alana taşıyan bir araç haline geliyor. Bu nedenle telefonları kullanırken, sanki bir kamusal alandaymışız gibi temkinli ve dikkatli olmak önemlidir.

Aileler, Çocukların Dijital Ortamda Mahremiyetlerini Nasıl Koruyabilir? 
Bu oldukça zor bir soru, çünkü sosyal medya kullanımı oldukça yaygın. Çocukları ve gençleri bilinçlendirmek burada kritik bir öneme sahiptir. Yapılması gerekenler arasında:

  • Çocukların ad, soyad, adres, konum ve okul bilgilerini paylaşmalarının önüne geçmek.
  • Sosyal medya ve oyun platformlarında hesap ayarlarını gizli hale getirmeleri konusunda onları uyarmak.
  • Gizlilik ve iletişim ayarlarını düzenlemeleri konusunda destek sağlamak.
  • Rahatsız edici bir durumla karşılaştıklarında bunu hızlıca ebeveynlerine bildirmelerini sağlamak.
    Ebeveynlerin de bu noktada açık bir iletişim kurarak, çocuklarının paylaşım yapmaktan korkmayacağı bir ortam yaratmaları gereklidir.

“Sosyal Medya Görünür Olanın Değerli Olduğunu Pekiştiriyor”

Sosyal Medya Mahremiyet Algısını Nasıl etkiliyor? İnsanlar Neden Kişisel Bilgilerini Paylaşma Eğiliminde?                     

Sosyal medya, görünür olmayı ve görünür olanın değerli olduğu algısını pekiştiren bir yapıda. Tabii insanların fıtraten bilinme, kendini ortaya koyma ve görünme istekleri de var. Yeteneklerini, becerilerini ve yapabildiklerini ortaya koymak ve bunlarla ilgili onay alma ihtiyaçları bulunuyor. O yüzden ne kadar kendinizi paylaşırsanız, o kadar yetenekli ve becerikli olduğunuza dair bir sonuç çıkıyor. Aslında bu ihtiyaçlarını, onay ve kabul ihtiyaçlarını sosyal medya üzerinden karşılıyorlar.

Aynı zamanda burada paylaşımlar yaparken sosyal ağ da, belki tırnak içinde “sanal” bile olsa, sosyalleşme ihtiyaçlarını karşılıyor. Takipçileri artıyor ya da bilmedikleri insanlarla tanışabiliyorlar. Profesyonel anlamda görünür olmak, günümüzde çok daha fazla iş kapısı sağlıyor gibi görünüyor. O yüzden, insanlar tüm bu ihtiyaçlarını karşılamak için sosyal medyada paylaşımlar yapmayı sürdürüyorlar ve bu konuda kendilerini iyi hissettiklerini düşünüyorlar.

“Mahremiyet hem izleyenler hem de paylaşanlarca ihlal edilir”

Dijital Çağda Mahremiyetin Geleceği Hakkında Ne Düşünüyorsunuz? Hangi Önlemler Alınmalıdır?

Dijital çağda mahremiyetin korunması için bireysel çabaların yanı sıra toplumsal ve hukuki düzenlemeler de gereklidir. Mahremiyetin ihlali hem paylaşan hem de izleyen taraf için bir sorumluluk doğurur. Bu nedenle bireylerin bilinçlendirilmesi ve dijital okuryazarlık eğitiminin yaygınlaştırılması önemli. Ebeveynler açısından ise çocukların boş zamanlarını anlamlı etkinliklerle doldurmak, sosyal medya kullanımını sınırlamak ve onlara alternatif sosyal sorumluluk projeleri, spor ya da kültürel aktiviteler sunmak kritik bir rol oynuyor.

Çocuklarımızı Bir Ülkü, Bir Amaç, Bir Eylem Üzerinde Buluşturmalıyız”

Son olarak eklemek istedikleriniz var mı? 

Evet, biz çocukların ya da gençlerin sosyal medya kullanımını belli şekillerde sınırlayabiliriz, ama daha geniş ve daha çok ses getirecek eylemlerde bulunmak zorundayız.

Çocuklarımızı bir ülkü, bir amaç, bir eylem üzerinde buluşturmak ve onların vakitlerini, tabiri caizse, boş zamanlarını inşa etmek, dizayn etmek durumundayız. Bunu çevremizdeki ebeveynlerle birlikte yapmalıyız. Çünkü bu, tek başımıza altından kalkabileceğimiz bir süreç değil. Sosyal medyanın yoğun kullanımı bizi umutsuzluğa düşürmemeli; tam tersine, neler yapabiliriz diye düşünmeliyiz. Çevremizdeki sınıf arkadaşlarımızın ebeveynleriyle bir araya gelerek sosyal sorumluluk projeleri, spor aktiviteleri ya da kültürel etkinlikler düzenleyebiliriz. Daha planlı bir şekilde inşa edeceğimiz etkinliklerle çocuklarımızı donatmalı ve onların bu tarz kanallara daha az yönelmesini sağlamalıyız.

Röportajı Gerçekleştiren: Aile Gazetesi Editörü Gamze Annak

 

 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.