Çocuklarda yeme bozuklukları
Çocuklarda yeme bozuklukları, çocukların sağlığını duygularını, davranışlarını ve yaşamın önemli alanlarını olumsuz yönde etkileyen ciddi bir hastalıktır. Çocukluk döneminde yeme bozuklukları çok sık gözlenebilmektedir. Çocuklarda yeme bozukluklarının nedenleri, genetik, psikolojik ve sosyal etkenlerin bir araya gelmesinden dolayı oluşabilmektedir. Çocuklarda görülen yeme bozuklukları tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık ilerlediği zaman, yaşamı olumsuz etkileyen sağlık sorularına neden olabilmektedir.
Çocuklarda yeme bozuklukları
Çocuklarda yeme bozuklukları, yiyecek yutulduktan ve kısmen sindirildikten bir süre sonra, mide bulantısı olmadan yemeği tekrar ağzına getirmesi ve tekrar çiğnemesi olarak tanımlanmaktadır. En az 1 ay süreyle bu şekilde gözlemlene bu duruma dikkat edilmelidir. Çocukların bu durumdan rahatladığı ve mutlu olduğu görülebilmektedir.
Çocuklarda ve bebeklerde yeme bozuklukları, sağlıklı beslenme, bebek ile ebeveyni arasında sözlü ve sözlü olmayan işaretlerin alındığı ve yorumlandığı bir ilişkinin kurulmasını sağlar. Bu karşılıklı ilişki süreci, bebek ve ebeveyni arasındaki duygusal bağlanmanın temelini oluşturur.
6. aydan sonra bebeğin motor ve bilişsel gelişimi, fiziksel ve duygusal açıdan daha bağımsız davranmasını sağlar. Bebeğin kaşığa geçip kendi kendine yemeye başlamasıyla bebek ile ebeveyn arasında ‘bağımsızlık-bağımlılık mücadelesi’ başlar. Başka bir ifadeyle her öğünde kaşığın bebeğin ağzına kim tarafından götürüleceği ile ilgili çatışma ortaya çıkar. Bu durumlarda öğün saatleri, bebek ve ebeveynin sosyal iletişime geçtiği bir ortam yerine ‘savaş alanına dönüşür.
Çocuklarda ve bebeklerde yeme bozuklukları tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. Bu dönemde ebeveynlerin olumsuz duygulara kapılmaması gerekir. Çocukların çok az miktarda yemek yemesi ya da seçici beslenmesi sağlıksız olduğu anlamına gelmiyor. Ancak bazı beslenme ve yeme bozuklukları zamanla çocuklarda sağlık sorunlarına neden olabiliyor. Bunların doğru tespiti ve alta yatan diğer hastalıkların teşhis edilmesi önem kazanıyor. Çocuklarda görülen tedavi ile daha sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanabilir ve yeme bozukluğunun neden olduğu dermatolojik, kardiovasküler ve mideyle ilişkili sorunlar önlenebilir.
Beslenmenin çocuklardaki gelişimi: Çocuk ve ebeveynin aktif katılımının olduğu bir süreçtir. Ebeveyn çocuğa hangi besini “nerede” ve “ne zaman” önerileceğini, çocuk ise “ne kadar” yiyeceğini belirler. Çocuk büyüdükçe ve olgunlaştıkça bu görev dağılımı daha karışık hale gelir.
Beslenme becerileri ve besin çeşitlerine göre çocuk doğumdan itibaren bazı evrelerden geçer. Bu evreler şu şekilde sıralanabilmektedir;
İlk 6 ay anne sütü ana besin kaynağıdır. Su dahil hiçbir ek besin önerilmez. Bazı özel durumlarda mama tercih edilebilir, ancak genel beslenme şekli sıvı besinlerdir.
6-8 ay meyve sularının ve püre kıvamındaki yarı katıların bebeğin öğünlerine eklendiği dönemdir. Anne sütü alamayan bebeklerde ya da daha karışık (anne sütü + formül süt) beslenenlerde bu geçiş 4.ayda olabilir.
8-10 ay yumuşak ve pütürlü besinlere geçilir. Farklı tattaki besinlere geçiş sırasında ilk 6 ay anne sütü ile beslenenlerde biberon kullanan bebeklere göre daha az sorun yaşanır.
12.aydan sonra biberondan kaşığa ve kendi kendine beslenmeye geçilir. Çocuk aile üyeleriyle aynı sofrada ve aynı besinleri yiyebilir. Yemek tercihleri belirmeye başlar. Bu nedenle beslenme sorunlarının en sık ortaya çıktığı dönemdir.