Çocuklarda dolaylı korkular ve EMDR
Dolaylı korku; çocuğun kendi yaşantısına veya deneyimine sahip olmadan geliştirdiği korkulardır. Çocuklar bu korkuları başkaları üzerinden geliştirir veya başka bir duruma veya olguya yönelik bilinçdışı bir şekilde geliştirebilmektedir. Çocukların büyük çoğunluğu dolaylı korkularından dolayı ikincil kazanç sağlayabilmektedir. Bundan dolayı EMDR’ye başlamadan önce bireysel ve aile terapisi ile iyi bir öykü alınması oldukça önemlidir.
Çocukların sahip olduğu dolaylı korkuları EMDR ile çalışmak mümkündür ancak EMDR’ye ek olarak aile danışmanlığı da beraber yürütülmelidir. Bu sayede çözüm daha kalıcı olabilmektedir.
Çocuklarda dolaylı korkular ve EMDR
1980’li yılların sonuna doğru bir teknik olarak doğan EMDR yani “göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işlemleme” son yıllarda “EMDR Terapisi” olarak ifade edilmektedir. EMDR ayrı bir yetkinlik alanıdır ve ancak yetkinliği olan terapist EMDR üzerinden ilerlemeye karar verebilir ve tedavi protokolünü EMDR kriterleri üzerinden oluşturabilir. Dünya Sağlık Örgütü 2013 yılında yayınladığı uygulama ilkeleri klavuzun da özellikle travma sonrası stres bozukluğu olan çocuklar, ergenler, genç yetişkinler ve yetişkinlerin tedavisinde EMDR’nin kullanımı ve Bilişsel Davranışçı Tekniğin kullanımını önerdiğini görebiliyoruz.
EMDR; çift yönlü uyaran olarak tanımlanan parmak hareketleri eşliğinde kişinin gözlerini sistematik bir şekilde hareket etmesi ile uygulanır. Görsel uyaranla çalışılamadığı durumlarda yine sistematik bir şekilde işitsel veya dokunsal uyaranlar vererek hedef anı çalışılmaya başlanır. Hedef anı genellikle yaşanılan travmatik olayı yansıtan bir fotoğraf karesi olabilmektedir. EMDR de ki amaç o fotoğraf karesini; daha silik daha flu bir fotoğraf karesi haline getirmektir. İmgesel halde elimizde olan fotoğraf karesini danışanın yeniden işlemlemesini sağlayarak olumsuz yaşam deneyimlerinin kişinin hayatı, psikolojik ve duygusal ruh hali üzerinde ki etkisi azaltılabilmektedir.
EMDR en yoğun travma ve travma sonrası stres bozukluğunda kullanılmaktadır. Travma da genellikle o anları yeniden yaşama hissinden öte; sonradan olan anılarımızdır. Bu durumda travma sonrası stres bozukluğu olarak en basit haliyle ele alınabilir ve birçok belirtisi vardır. Ancak erken çocukluk döneminde yaşanan travmaların hatırlanması çok güç olduğu için direkt karşımıza çıkamamaktadır. Ortalama olarak 3 yaşından önce yaşanan travmatik olaylar karşımıza “kendimi kötü hissediyorum” olarak çıkabilir. 3 yaş ve üzeri olgularda hatırlanan olaylar çocuğun çizdiği resimler üzerinden çalışılabilir. EMDR sayesinde çocuğun hayatında yer etmiş olan büyük travmatik anılar çeşitli teknik ve belirli protokoller çerçevesi içerisinde çalışılabilmektedir.
Erken dönemde çalışılmayan travmalar ilerleyen yıllarda; depresyon, duygu durum bozuklukları, yeme bozuklukları, kaygı bozuklukları, davranım bozukluğu, alkol ve madde kötüye kullanımı ve düşük akademik başarı gibi birçok şekilde kendini gösterebilir. Çocuklar bilgileri parçalara ayırarak kodladıkları için çok faklı şekiller de karşımıza çıkabilmektedir.
Tüm bu olumsuz durumların dışında; çocuk ve ergenin yaşam öyküsü içerisinde herhangi bir travma öyküsünün olmadığı ancak yoğun stresin olduğu durumlarda da EMDR uygulanabilmektedir. Performans kaygısı veya olumsuz benlik imajı varsa, kendini yetersiz ve değersiz hissediyorsa veya yoğun sınav kaygısı varsa da EMDR’ nin önemli bir basamağı olan “kaynak yükleme” yapılabilir. Kaynak yükleme en yalın haliyle; kişinin iyi ve olumlu yanlarını pekiştirerek olumsuz inanışlarından ziyade daha işlevsel olan düşünce içeriklerinin pekiştirilmesi olarak adlandırlabilir.