Günümüzde aile düzeni
Her şey, mânevî hayatımıza zehir serpen yanlış adreslerde aranır oldu. İnsanlar terbiyeyi televizyon dizilerinden, ahlâkı internetten, nezâket ve zarâfeti modacılardan öğrenir oldu. Yani günümüzde ictimâî hayat, büyük bir deprem yaşıyor. Toplum, sanki bir sahra hastahânesi hâlinde…
Günümüzde aile düzeni
Nitekim Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı raporlara göre 2021 yılında 174 bin 85 çift boşanmıştır. Bunun acı bir neticesi olarak da, pek çok çocuk, anne-babanın şefkat ocağında büyümesi gerekirken, maalesef kaldırımların kucağına atılmıştır. Bu, müslüman bir toplum adına ne dehşetli bir manzara!.. Milletimizin istikbâli için ne korkunç bir gidişât!.. Bu gidişâtın önüne geçebilmenin tek çâresi de, az evvel ifâde ettiğimiz gibi, genç gönüllerin, ilâhî hakîkatler iklîminde yetişmesi ve Rasûlullah -Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem- Efendimiz’in hâne-i saâdetlerindeki mânevî değerlerden gerçek mânâda nasiplenebilmesidir.
Unutmayalım ki, bir yuvayı huzur ve saâdet içinde devam ettiren en mühim husûsiyetler; eşlerin birbirlerini Allâh’ın emâneti olarak görüp bu emânete muhabbet, hürmet, fedakârlık ve sadâkatle sahip çıkmalarıdır. Ne pahasına olursa olsun, aslâ emânete hıyânet etmemeleridir. Bunun için de evli gençlerin bilhassa dikkat etmesi gereken iki mühim nokta vardır:
- Mutluluk ve sevinçleri paylaşmak,
- Hayatın yük ve sıkıntılarını paylaşmak.
Zira hayat, her zaman pembe bulutların üzerinde veya düz bir çizgi hâlinde devam etmez. Pek çok iniş ve çıkışı olan engebeli bir yol gibi, gün gelir fırtınalı ve karanlık bir hâl alır, gün gelir âsûde bir bahar iklîmine döner. Kader, bir sırr-ı ilâhîdir. Gelecek günler, iyi veya kötü, hayır veya şer, sayısız meçhul ve sürprizlerle doludur.
Müşterek bir hayat yolculuğu olan evlilikte sevinç ve mutluluklar paylaşıldıkça çoğaldığı gibi; sıkıntı, keder, hüzün ve iptilâlar da paylaşıldıkça azalıp hafifler. Bu sebeple taraflar, her zaman birbirlerine destek vermeli, birbirlerine en yakın tesellî kaynağı olmalı, hâsılı, birbirini yıkayan iki el gibi hareket etmelidirler. Birinin ayağı sürçtüğünde, diğeri ona baston olmalı ve elinden tutup kaldırmalıdır.
Bu girizgâhtan sonra, âilede huzur ve saâdeti temin etmek için, eşlere düşen vazifeler hususunda kısaca şunları zikredebiliriz:[2]
Önce hanımlardan başlayalım:
Öncelikle bir hanım evindeyken kendine îtinâ göstermeli, temiz ve bakımlı olmalıdır. Sıradan bir erkeğin nazarında bile kadının pasaklı ve derbeder olması, gözden düşmesi için yeterli bir sebeptir. Bu sebeple bir hanım, kocasına sevimsiz gelebilecek her türlü nâhoş görüntüden uzak olmalıdır. Zira evde aradığını bulamayan bir kimsenin gönlü, dışarıda yanlış yerlere kayar ve bu da âile saâdetini zaafa uğratır. Fakat bir müslüman, evde huzur bulamadığını bahâne ederek haramlara dalma gafletinden de son derece sakınmalı, Allah’tan korkup nefsini dizginlemelidir.
Kısacası hanım, ev içinde, renk ve kokusu muhtelif çiçeklerden derlenmiş bir buket gibi olmalı; beyine huzur ve saâdet tevzî etmelidir. Beyi akşam saatlerini özlemeli, akşam eve dönmekten nefret etmemelidir.