Mehir hakkında bilmeniz gerekenler
Evlenme sırasında kadına bu isimle ödenen meblağ; evlilikte kadının nikâh akdi veya cinsel temasla hak kazandığı mal veya meblağ anlamında bir fıkıh terimi. Kitap, Sünnet ve fıkıh literatüründe mehir kelimesi yerine, eş anlamda; “sadûk”, “saduka”,”nıhle”, “farîza”, “ecr”, “hıbâ”, “ukr”, “alâik”, “tavl” ve “nikâh” kelimeleri de kullanılır.
Mehir hakkında bilmeniz gerekenler
İslâm Hristiyanlıkta olduğu gibi kadının erkeğe verilmek üzere para biriktirilmesini (drahoma) değil de; aksine, erkeklerin kadınlara rağbetinin bir sembolü olsun diye hediye kabilinden bir meblağın ona verilmesini emretmiştir. Mehir kadına değil, erkeğin üzerine vaciptir.
Mehir kadına bir değerin ifadesi ve kritik bir dönemdeki sosyal garantisi olarak verilen maldır. Mal ve paradan başka bir şeyle, Hanefi mezhebine göre mehir olmaz. Onlar Nisâ 24. âyetinden bunu anlamışlardır. En azı da on dirhemle sınırlandırılmıştır. Dolayısı ile boşama hakkını kadın mehir olarak değil ama ayrıca alabilir. Mehir kadının hakkı olduğu için, herkes gibi o da hakkından vazgeçebilir ve mehrini kocasına bağışlayabilir. Yani almak zorunda değildir. Mehir, duhulle, yani zifafla beraber farz olur. Koca, ondan önce vermek zorunda değildir.Mehire zaman belirtilmemişse, kadın mehrini almadan kendisini kocasına teslim etmeyebilir. Fakat mehrin bir kısmını ya da tamamını müeccel (vadeli) mehir olarak kararlaştırmışlarsa, kadının onu hemen alma hakkı yoktur.Düğünlerde yapılan altınlar bizim örfümüzde mehirdir ve kadının hakkıdır. Kadının evlenirken bilip bilmemesi; söyleyip söylememesi mehir hakkını düşürmez. Ancak o takdirde sadece “mehr-i misil” (Akrabasından dengi olan kadınların aldığı ortalama mehir) alabilir.Başlıkparası, kocaya gidecek kadının Babası ya da başka bir yakını tarafından alınan ve evlenecek kadına verilmeyen bir para ya da mal olup, kadının eşya gibi satılması anlamına geldiğinden; çirkin bir haramdır ve kadını aşağılamadır. Mehir ise bizzat kadının aldığı ve kocanın iznine bile gerek kalmaksızın istediği gibi harcayabileceği bir haktır, bir garanti unsurudur ve kadına değer vermenin ifadesidir.(bk. Mavsbilî, el-Ihtiyâr 448)
Evlilikte Mehirden Söz Edilen Kur’an Ayetleri ve Hadisler
Kur`an-ı Kerîm`de mehirden söz eden çeşitli ayetler vardır. Bazıları şunlardır: “Aldığınız kadınların mehirlerini yürekten isteyerek ve Allah`ın bir atiyyesi olarak verin ” (en-Nisâ, 4/4). Çoğunluğa göre, burada hitap kocalaradır. Bazı bilginler hitabın velilere olduğu görüşündedir. Cahiliye devrinde mehri kızın velileri alır ve adına da “nihle” derlerdi. “…Haram olanlar dışındaki kadınlarla evlenmeniz, namuslu olarak ve zinaya sapmaksızın yaşamak ve mallarınızdan onlara mehir vermek şartıyla size helâl kılındı. Artık o kadınlardan hangisiyle yararlanmanız olmuşsa, ücretlerini belirlendiği şekliyle verin. Mehir miktarını belirledikten sonra aranızda gönül hoşluğu ile uyuştuğunuz miktar hakkında üzerinize bir vebal yoktur” (en-Nisâ, 4/24).
Abdullah b. Abbas (r.a) tan rivayet edildiğine göre, Hz. Ali, Hz. Fâtıma ile evlenirken Resulullah (s.a.s) kendisine; “O`na bir şey ver” dedi. Ali: “Bende bir şey yok”deyince de; “Hutamî zırhını verebilirsin” buyurdular.
Bir kadınla evlenmek isteyen bir sahabeye Allah`ın elçisi mehir vermesini bildirdi. Evinden de eli boş dönünce; “Demirden bir yüzük de olsa bak” deyip, yeniden eve gönderdi. Yine boş dönünce, ne miktar Kur`an-ı Kerîm bildiğini sordu ve sonunda şöyle buyurdu: “Haydi git, onu sana bildiğin Kur`an karşılığında verdim” (eş-Şevkânî, Neylü`l-Evtâr, VI, 170).
Bu konudaki ayet ve Hadislerden şu sonuca varılmıştır. Resulullah (s.a.s), mehirsiz hiç bir evliliğe ruhsat vermemiştir. Eğer mehir vacip olmasaydı, bunu göstermek için arada bir onu terkederdi.
Diğer yandan, sahabe devrinden bu yana islâm bilginleri mehir üzerinde icma etmişlerdir (bk. es-Serahsî, el-Mebsut, V, 62 vd.; el-Kâsânî, Bedâyiu`s-Sanâyi, II, 274-304; Ibnü`l-Hümâm, Fethul-Kadîr, II, 434 vd.; el-Cassâs, Ahkâmü`l-Kur`ân, III, 86 vd.; Ibn Rüşd, Bidâyetü`l-Müçtehid, II, 16 vd.; Ibn Âbidin, Reddü`l-Muhtâr, II, 329 vd.)
Evlilikte Görev Bölümü, Mehirden ve Nafakadan Söz Edilen İslamî Bakış Açısı.
Aile yuvasıyla ilgili görevlerin en güzel şekilde yerine getirilmesi için eski çağlardan beri kadınla erkek arasında bir görev bölümü yapılmıştır. Erkek, evin dışındaki işlerle uğraşır ve gerektiğinde ağır işlerde çalışarak geçim için kazanç sağlar. Kadın da evin yönetimi, yemeğin hazırlanması, çocukların bakım ve terbiyesiyle uğraşır. Bu yüzden bütün malî yükümlülükler kadının değil, erkeğin görevidir. Mehir ve bütün kapsamıyla nafaka bu yükümlülükler arasındadır. Bu görev bölümü erkekle kadının yaratılışına ve ilâhî sünnete de uygundur. Erkek daha güçlü olduğu için çalışıp kazanmaya daha yatkındır. Kur`an`da şöyle buyurulur: “Erkekler, kadınlardan daha güçlü kuvvetlidirler. Yani ailenin reisidirler. Bunun sebebi şudur: Allah onlardan kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkek, mallarından evin geçimini sağlamaktadır” (en-Nisâ, 4/34).
Mehir, nikâh akdinin rükün veya şartlarından değildir. Bu yüzden mehirsiz akdedilecek nikâh geçerli olur ve kadın emsal mehire hak kazanır. Kur`an-ı Kerim`de şöyle buyurulur:
“Kendileriyle cinsel temasta bulunmadığınız veya kendilerine bir mehir tayin etmediğiniz kadınları boşamışsanız, bunda üzerinize bir sakınca yoktur” (el-Bakara, 2/236). Bu ayette, cinsel birleşmeden veya mehir tesbitinden önce kadını boşamanın geçerli olduğu belirtilmektedir. Boşama ancak sahih nikâhtan sonra mümkün olduğuna göre, ayet, akit sırasında mehrin konusulmasının ne bir rükün ve ne de bir şart olmadığına delâlet eder (el-Kâsânî, a.g.e., II, 274; eş-Şîrâzî, el-Mühezzeb, Halebî tab`ı, II, 55, 60; Ibn Rüşd, a.g.e., II, 25).
Ukbe b. Âmir (r.a)`ın naklettiği şu hadis de yukarıdaki anlamı destekler. Hz. Peygamber bir adama: “Seni filanca kadınla evlendireyim mi?” demiş; erkeğin; “evet” demesi üzerine, kadına hitaben; “Seni filanca erkekle evlendirmeme razı oluyor musun?” diye sormuştu. Kadının da “evet” demesi üzerine, onları evlendirdi. Herhangi bir mehir belirlenmeksizin evlilik gerçekleşti. Bu erkek vefatı sırasında şöyle dedi: “Resulullah (s.a.s), beni filanca kadınla evlendirdi. Bir mehir konuşulmadı ve kadına bir şey de vermedim. Ona mehrim olarak Hayber`deki hissemi veriyorum”. Kadın bu hisseyi almış ve yüz bin lira karşılığında satmıştır (ez-Zühaylî, el-Fıkhu`l-Islâmî ve Edilletuh, Dımaşk 1405/1985, VII, 254). Yalnız Malikîler mehri, nikâhın bir rüknü olarak kabul ederler.
Eşler mehirsiz olarak veya şarap, domuz eti gibi şer`an mal sayılmayan bir şeyi mehir yaparak evlenseler Malikîler dışında çoğunluğa göre akit geçerli olur.