Eşcinsellik sağlığa da zararlı
Doktor Mustafa Merter ile Uluslararası Aile Sempozyumu, toplum ve eşcinselliğin zararları hakkında konuştuk.
Hocam öncelikle sempozyumu nasıl buldunuz? Sempozyum hakkında genel değerlendirmenizi alabilir miyiz?
MUSTAFA MERTER: Kıyaslama yaparsak nereden nereye geldiğimizin kıyaslaması yaparsak çok büyük bir ümit uyanıyor insanın içinde Müslümanlara artık uyanmaya başladı. Müslümanlar uyanırsa çok güzel şeyler yaparlar. Dolayısıyla o reca hali o itminana hali içinde uyandı. Çok güzel bir beklentilerimizin üstünde güzel gelişmeler olacak hissiyatı uyandı içimde.
NEFİS VE RUHU BİRBİRİNE KARIŞTIRIYORUZ
Hocam uzman psikiyatrist olarak aile yaşamında oluşan bozulmalar insanın ruh sağlığında ne tür tahribatlar oluşturur? Kısaca bahsedebilir.
MUSTAFA MERTER: Şimdi ruh sağlığı tabiri pek doğru değil. Evet. Çünkü ruh biz nefis ve ruhu hep birbirini karıştırıyoruz birbirine. Evet. Ama umumiyeti öyle kullanılıyor. Yani insanın psikolojik desen daha doğru. Çünkü ruh. Ne biliyor musun ruh? Ne kadar insana takvim halimiz ruh işte. Ee oradan bozulma olmaz ya. Ha o ne? Bozulan nedir? İşte nefsin değişik mertebelerindeki yaşadığımız emvaresi, memaresi vesaire. Şimdi en bizim en sık rastladığımız rahatsızlıklar kaygı. Hatta bu çağa, kaygı çağı diyorlar. Ve depresyon. Yani en fazla bunu. Son zamanlarda tabii özellikle bağımlılıklar ve bu arada sanal bağımlılık. Olağanüstü derecelerde arttı ve bu da çok büyük zarar veriyor.
SÖMÜRGECİLİK DÜNYAYI İSTİSMAR EDİYOR
Evet hocam. Böyle Avrupa’da ve Amerika’da uzun süre geçirdiniz. Aile konusunda, Avrupa’da ve Amerika’da bu tür kuruluşlar var mıdır? Bu kuruluşların faaliyet bize biraz bahsedebilir misiniz? Bu kuruluştan neyi hedeflemektedirler?
MUSTAFA MERTER: Şimdi Batı medeniyetini batan bir gemiye benzetebilirsin. Titanik üzerinden diyelim, batıyor. Gemi batıyor ama bu geminin içinde battığının farkında olan bir azınlık var. Büyük çoğunluk farkında değil. Güle oynaya salonlarda dans ediyorlar. İşte kumarhanelerde oynuyorlar geminin. Efendime söyleyeyim. Boş konuşmalar yapıyorlar. Bir yerde konuşma yapıyorlar. Birisi diyor ki ya bu gemi batıyor diyor. Adam bir dakika ben evvela bir şey anlatayım. Sonra diyor sana şey yaparım diyor. Ya batıyor bu gemi. Bu gemi hem batıyor hem dünyayı batırıyor. Çünkü onların hayat tarzı. Tüketim toplumu, işte efendime söyleyeyim çevre kirliliği işte istismar yani kolonyalizm denen istismar dünyayı sömürme hali bütün dünyaya zarar veriyor. Ama arada bazı mesela kim var bunların arasında?
İşte bazı Hristiyanlar, bazı Katolikler vesaire sorguluyorlar. Bir de bunun içinde ilginçtir çok kapalı bir şekilde yaşayan dindar Museviler var. Dindar Museviler sanki bunu bu bir istisna bir hayat sürdürüyorlar. İşte kendi Getto’larında, kendi şeylerinde vesaire. Onlar her şeyin farkında. Dolayısıyla kendilerini koruyorlar. Ama gemi batıyor. Çok az insanda geminin battığının farkında.
NEFSİMİZİ İDRAK ETMELİYİZ
Koleji alanında. Hocam bu durumun gelişmesini biz çok istiyoruz. Bununla alakalı baya çalışma yapıyoruz. Üniversitelerde olsun, psikoloji camiasında olsun. Bu durumun gelişmesi için neler önerirsiniz bize? Ve bu durumu dünya üzerinde nasıl buluyorsunuz?
MUSTAFA MERTER: Farklı kaynaklardan evet. Farklı kaynaklardan tahkik edin. Evet. Kıyaslama yapın. Bak ikinci kitabımda acizane. Kemberg’den koku tutan yumruktan, Freud’dan de bahsediyorum ama kıyaslıyorum. Doğrusunu alacağız. İlim Çin’de bile olsa müminin malıdır. Ama ne yerden geçirdikten sonra naslar filtresinden geçirdikten sonra bu bize uyuyor mu bu adamın söylediği? Uyuyorsa alacağız. Bize uyması ne demek? Naslar. Yani ayeti kerimeler hadisi şerifler ve kelamı kibar. Yani bir Cenabıhak bir Hazreti Mevlana’nın, İbni Arabi’nin, işte Gazali’nin söyledikleri. Oradan yavaş yavaş bir bina inşa edeceğiz. Ne binası? İşte nefis nedir yahu? Sikeli ne olduğu bilinmiyor.
Bir üniversite oradan profesöre psikiyatra sor, psi ne derse cevabını alamazsın. Yok çünkü ağababaları bilmiyor. Ama biz nefsin ne olduğunu bilmemiz lazım. Evet. Ha bizimkiler de bazen şöyle acayip bir şey yazıyor. Nefis diyorsun. Estağfurullah diyor. Yahu nefis safiyesi yok mu bunun? On dokuz farklı insan kitabını nasıl açıklıyorsun? Ha yani yani bir de nefis bir evet. Bir bina. Muhteşem bir bina. Üst katlara doğru. İşte tahkik elli olmak. Şimdi delilli psikolojiye doğru gidiyoruz. Ne demek delil? Ne söylüyorsam size bu bina üzerine Kuranı Şan’dan bunun karşılığını vermem lazım. İşte fakir acizane bir psikolojik tevil çalışmasının son kısmındayım. Var olan tevil yapmak ne haddime. O başka bir şey. Ama var olan psikolojik yorumu. İşte o da Allah izin verirse Allah ömür verirse bir iki seneye kadar bitecek. İşte o zaman delille artık. Sana manevi kalp.
Mesela “Velekad żera/nâ licehenneme keśîran mine-lcinni vel-ins(i) lehum kulûbun lâ yefkahûne bihâ velehum a’yunun lâ yubsirûne bihâ” (Araf 179) dediğim zaman ne olduğunu anlayacaksın oradan. Manevi kalbin körelmesinin ne manaya geldiği. Yani dolayısıyla bizim mesela benim çalışmak istediğim, hafızı kuranlarla çalışmam. Onlar bunu bizden daha iyi biliyorlar. Veyahut işte yine Arap sureyi cellesinde “Velleżîne keżżebû bi-âyâtinâ senestedricuhum min hayśu lâ ya’lemûn” (Araf 182) ayetlerimiz işaret bağlantısında görmemezlikten gelenleri biz gömeriz diyor.Rabb’ül Alemin. Nereye gömüleceğiz abi? Nefsin alt mertebelerine göreceğiz. Bunu anlamamız lazım. Efendim işte bu aile cehennemde. Ya bu dünyada cehennem yok mu? Anlatabiliyor muyum nasıl çalışacağız? Evet. Yani ayeti kerimeleri anlayıp nefs yapısı üzerinden telakki ederek yavaş yavaş bir psikolojinin oturulması lazım yani. Uzattım ama böyle başka türlü anlatılmıyor.
“EŞCİNSELLİK” AİLEYİ İFSAD ETME PROJESİ
Eşcinsellik üzerine kitaplarınıza eş cinsellik konusuna değiniyorsunuz. Biliyoruz ki Apa bin dokuz yüz seksen dörtte eşcinselliği bir hastalık olarak kaldırdı kitapları.
MUSTAFA MERTER: Niye kaldırdı biliyor musunuz? Çünkü kaldırdılar, kaldıranlar kendileri eşcinseldi. Evet. Bunu bir barda oturdular. Şey kaldırıldıktan sonra o toplantıya katılan o toplantının akşamı.
Barda bir eylem mi düzenlendi?
MUSTAFA MERTER: Eylem düzenlenmedi. O bardaki hocalarını müşahede eden Macar bir hocanın gözlemleri bu. Yani Macar bir hoca oraya katılıyor. Bir de baktım ki diyor. Bunu kaldıranlar zaten kendi aralarındaki ilişkiden belli. Bunlar kendileri eş cinsel diyor. Yani apa bir kanun değil. DSM bir kanun değil. İstedikleri gibi manipüle ediyorlar. Dolayısıyla apa şunu demiş, efendime DSM bunu demiş. Bizi hiç ilgilendirmiyor. Çünkü politik bir şeye dönüşmüş bir projeye dönüşmüş. Bir dünyada sadece eş cinsellik değil, onu anlatmaya çalıştım. Evet. Bir aileyi küresel aileyi ifsat etme politikasının ayaklarından bir tanesi eşcinsellik. Büyük resmi görmezsek hiçbir şey anlamayız. Abi sana niye bu kadar şey yapıyorsun? Bak adam gitmiş mesela bir buçuk milyar dolar para yatırmış. Soros. İrlanda’ya. Eşcinsel evliliği parlamentodan geçsin diye. Demek ki bir dümenler dönüyor. Bunu anlamamız lazım.
CANIN CİNSELLİĞİ YOK!
Evet hocam ben şunu söyleyecektim. Şimdi eski kitaplarınızda bahsediyorsunuz. Biraz önce bahsettiğiniz kitapta da eşcinselliğin tıbbi boyutunu verdiği zararlarda.
MUSTAFA MERTER: Evet. Şimdi bunu gün yüzüne çıkardığımız zaman. Evet. Bunun bir etkisi olacak mıdır sizce? Yoksa pullar bunu tekrar reddedecekler.
Ya babacığım, sen Allah göstermesin. Böyle bir hayat tarzına başlayıp altı ay sonra AİDS’e yakalanıp bir ömür boyu ilaç bağımlısı olup evlilik yapamayacak ha vazgeçtin. Diyelim ki vazgeçtin. Ben bundan vazgeçtim. Öyle çok geliyor bize. Geldi işte bir çocuk ben pişmanım ya ben ne yapmışım dedi ama AİDS oldum dedi. Sadece AIDS değil ama Bak o kitapta o yedi yüz sayfalık kitapta. Bak psikolojik ve somatik zararlarına bak. Evet. İnanılmaz bir. Bu niye? Tevhit bozulduğu için. Erkek erkekle beraber olduğu zaman tevhit yaşanmıyor canım benim. Yani artı ve artı iter. Eksi ve eksi iter. Artı ve eksi beraber olduğu zaman tevhidi onu anlatmaya çalıştım. Tevhit oluşuyor. Cemal ve Celal sıfat verir misin? Tevhit oluşmazsa ne oluyor biliyor musun? Açlık başlıyor. Bu sefer bir ilişki iki, üç, üç ilişki, beş ilişki bundan sonra çorap söküğü gibi ilişkiler geliyor.
Bunu ben kafadan atmıyorum. Ya kendim benim klinikte yaşadıklarım, hem de kitapta işte yani her şey yapıyor. Dolayısıyla insan fıtratını bozan, insana büyük zarar veren trajik bir hayat tarzını meydana çıkartan bir Rabbimizin tabii ki hiç tasvip etmediği, bütün bir medeniyeti yok etmiş o yüzden dolayı. Bir insanlık, felaket bunu anlamamız lazım. İnsan hakkı falan değil bu. Yani hiç kimseye ben bak beden ve ruh aynı şey değildir. Evet. Benim bir karşıma bir eşcinsel geldiği zaman diyorum ki sen ruh artı beden yaratılmış. Senin canının cinselliği yok ki ya. Bana ne sen eşcinsel olmandan? O açıdan. Senin canın aynı şekilde hürmete layık. Orada cinsellik yok, cinsiyet yok canımızda. Bedelini o şekilde kullanıyorsun. Eyvallah. Tasavvufta ilginç bir tabir vardır. Derler ki birisi böyle olmadık bir şey yaptığı zaman “hayvanına çüş de” derler. Bak sen hayvansın demiyor. Hayvanın aç işte. Evet hocam bunu kitabınızı herhalde. He işte yani. Eyvallah.
EŞCİNSEL HAYAT TARZI TERK EDİLEBİLİR
Hocam son olarak şunu da söyleyip bitireceğim. Şu an biliyoruz ki Müslümanlar üzerinden bu eşcinsellik konusuna çok fazla uğraşıyorlar. Evet. Amerika’da El Fatiha Derneği, İsviçre’de buna benzer dernekler kuruluyor. Bunu Müslümanlığın cehaletine mi verelim?
MUSTAFA MERTER: Cehalet. Cehalet, atalet, evet, başka bir şey söyleyemez. Yani ama bir bir yanda da bak ayeti kerimede buyurulur ki, “yucâhidûne fî sebîli(A)llâh”. Allah yolunda cehd edin, “velâ yeḣâfûne levmete lâ-im(in)” (Maide 54) Ya bu çok önemlidir. Yani Müslümanlar sinmiş durumda. Ha bunu şimdi birisi bütün bu söylediğim şeylere rağmen eşcinselliği savunursa ya cehaletten ya hamakattan ya da hınzırlıktan savunuyordur. Müslümanların ahmak ve hınzır olmadığını kabul edelim ama cehalet kabul edilmez.
Yani bir şekilde okusunlar, araştırsınlar. Zaten Kur’an’da var. Ama şu kitapları okusunlar ya. Ha biz hiç kimseyi de zorlamıyoruz illaki eşcinsel şeyini tercih hayat tarzını terk edeceksin diye. O da benim karşımda Hazreti insan. Ama tasvip edemeyiz. E ben bir tıp doktoru olarak ona söylemek bir bak abiciğim. Bu hayat tarzı seni mahvediyor. Yani bunu da söylemezsem o zaman doktor olarak vazifemi yerine getirmemiş olurum. Ne yapacaksın? Ha bu özgürlüktür, böyle doğdun. Öyle diyorlar. Evet. Bunun tedavisi yoktur. Yalan. Geçen gün de resim geldi. Evlenmiş çocuk. Bana bak dedi hocam dedi. Birisi gönderdi. Çok sevindik dedi. Çocuğun böyle eşiyle beraber evlilik resmi. Yani özellikle bazı psikiyatri ve psikologlar göz göre göre yalan söylüyorlar. Bu artık hınzırlık, hınzırlığa doğru gidiyor. Dedim, eyvallah.
Çok teşekkür ediyoruz. Ağzınıza sağlık.
Mustafa Merter kimdir?
1947’de İstanbul’da dünyaya geldi. İlkokulu Cihangir’de, Ortaokulu ise Avusturya Lisesi’nde okudu. Daha sonra tahsiline devam etmesi için ailesi tarafından İsviçre’ye gönderildi. St. Moritz’de Montalya Lisesi’nden Lozan Lemania Lisesi’ne geçti ve 1969 yılında İsviçre Federal Lise Diploması alarak buradan mezun oldu. 1975’te Lozan Tıp Fakültesi’nde Tıp tahsilini tamamladıktan hemen sonra Ankara’da 18 aylık askerî vazifesini gerçekleştirdi. 1977 yılında Teresa Spescha ile evlendi ve bu evlilikten iki evladı oldu.
Almanya’da bir süre Dahiliye asistanı olarak çalıştıktan sonra branş değişikliği yapmaya karar verdi ve İsviçre’de Psikiyatri uzmanlık eğitimine başladı. Uzmanlığını Zürih Üniversitesi Hastanesi’ne bağlı Burghölzli Psikiyatri Hastanesi’nde tamamladı. Ardından, “Flufenazin Dekanoat” nöroleptik çalışması ile doktora tahsilini de tamamlamış oldu. 1987 yılında Türkiye’ye yerleşti ve Turgutreis’te serbest psikiyatr olarak mesleğini icra etti.
2005 yılında İstanbul’da Türkiye Benötesi Psikolojisi Derneği’ni kurdu; daha sonra bu kurumla ilişiğini kesme kararı aldı. Bu süreçte, Öğrenim Analizi adını verdiği maarif metodu ile pek çok psikoterapist yetiştirdi. İki kitap yayımladı. Yurtdışında ve yurtiçinde onlarca konferans verdi ve TV/radyo programlarına katıldı. Şu sıralar, altı yılı aşkın bir zaman önce başlamış olduğu Kur’ân-ı Kerîm’in Psikolojik Açıdan Tefsîri çalışmasını sürdürmekte.