Çocukların gelişimine televizyon zararlı
Televizyon, hem çocukların hayatında sosyalleşmeleri açısından, hem de ailelerin bu konudaki endişeleri açısından, her geçen gün daha fazla önemli olmaya başlamıştır. Özellikle okul çağındaki küçük çocukların sınav sonuçlarındaki olumsuzluklarla, gençlerin ebeveynleri tarafından beğenilmeyen davranışlarında televizyonun suçlu bulunması, çeşitli araştırmalara konu teşkil etmektedir. Bazı ülkelerde bu araştırmalar ebeveyn örgütlerince de desteklenmektedir.
Çocukların gelişimine televizyon zararlı
Çocuklar televizyonda daha çok vurdulu kırdılı filmler, polisiye, kovboy programları ve uzay yolculuklarını anlatan düşsel ve kurgusal türden filmlerle ilgilenmektedirler. Çocukların izledikleri bu vurdulu kırdılı yapımlardaki serüvenleri oyunlarına aktarmak yoluyla yeniden yaşadıklarını belirten Yörükoğlu, ancak tüm çocukların, güçlü olan ve bu gücü doğrudan, iyiden yana kullanan baş roloyuncusunu oynamak istediğini kötü olan kahramanı taklit etmek istemediğini belirtmektedir. (Yörükoğlu, Aralık 1998: 98-99)
En küçük toplumsal birim olan ailede ve sosyalleştiği çevrede dengeli olarak büyüyen bir çocuk bu tür vurdulu kırdılı filmlerden içerisindeki saldırganlık dürtüsünün boşalmasından olumsuz yönde etkilenmez, bu davranışların haklı ve doğru amaçlar için kullanıldığını ayırt edebilir. Bu tür davranışların haklı davranışlar için kullanıldığını öğrenir. Ancak, tüm bunlar vurdulu kırdılı filmleri tamamen haklı çıkarmaz.
Çünkü, bazı filmlerde bunun dozu biraz fazla oranda olup, filmin kahramanı fazla saldırgan bir yapı çizer. Bu tutum da çocukların kafalarının karışmasına neden olabilir. Özellikle, öldürme olaylarının sergilendiği yapımlardan ve saldırganlıkla, cinselliğin birbirine girdiği yapımlarda çocukların tedirgin olduğu görülmektedir. (Yörükoğlu, Aralık 1998: 99)
Haluk Yavuzer; ‘’İllk çocukluk dönemlerinden itibaren çocuklar, kendilerine modelolarak seçtikleri, televizyondaki dizi kahramanlarının özelliklerini günlük yaşamlarına ve oyunlarına yansıtmaya başlarlar. Televizyon dizi kahramanı, çeşitli davranış ve hareketleriyle, çocuktaki saldırganlık dürtülerini harekete geçirebilir ve onu saldırgan yapabilir. Çünkü, çocukta dürtülerini dizginleme yeteneği çok zayıftır.’’ diyerek görüşlerini belirtmektedir. (Yavuzer, Ekim 1998: 245)
Televizyonda gösterilmekte olan diziler, çizgi filmler bile çok yoğun bir şekilde şiddet öğesi içermektedir. Öldürme, dövüş gibi olayları seyreden 144 çocukların tepkileri yetişkinleri şaşırtmakta, ürpertmektedir. Şiddet ve şaka arasındaki ilişkinin düzeyinin yükseldiği görülmektedir.
Mesela, eskiden Karagöz’ün Hacivat’a attığı bir tokada çocuklar gülerken, bugün, çizgi film kahramanı olan Ağaçkakan düşmanına dinamitler atıp, onu havan topuyla havaya fırlatmaktadır. Bu da küçük seyircilerin gülmelerine neden olmaktadır. Böylesi bir şiddet izleme saldırgan davranışları güçlendirebilir. (Yavuzer, Ekim 1998: 245- 246)