Çocuğun ruhsal gelişiminde annenin önemi
Bilindiği üzere bebek ilk yıllardan itibaren annenin sıcaklığına, ses tonuna, kendisini tutuş biçimine, annenin beden titreşimine büyük ölçüde duyarlıdır. Yaşamın ilk yıllarından itibaren annenin bebeğinin fiziksel gereksinimlerini karşılaması kadar daha önemli olan durum, bebeğin psikolojik gereksinimlerinin karşılanmasıdır. Yani bebeğin fizyolojik ve psikolojik gereksinimlerinin dengeli bir şekilde karşılanması çocukta temel güven duygusunun gelişmesinde önemli rol oynamaktadır. Aksine bu gereksinimlerin karşılanmasındaki problemler çocuğun ilerideki yıllarda kişilik gelişiminde olumsuz etkilere yol açmaktadır. Analitik kurama bireyde ilerideki yıllarda ortaya çıkan depresyon eğilimleri, şizoid özellikler, ilişki sorunları gibi patolojik özelliklerin altında oral dönemde yaşanan takıntının bir neden olabileceği açıklanmaktadır. .
Kısaca tüm analistler bebek ile anne arasında duygusal bağa önem vermiş, bu bağın çok kuvvetli olduğu duruma “duygusal ortak yaşam”, demişleridir. Bunun tamamen aksi diğer uçta “anne yoksunluğu” kavramı vardır, bu en genel anlamda çocuk için anne ya da annenin yerine geçecek birinin olmaması demektir. Gerçekte varlığı bulunmasına karşın, anne çocuğu ile duygusal bağlarını kuramamışsa, ilk günden itibaren çocuğunu şiddetle itmiş, sevgisiz, ilgisiz, soğuk bir kişi olarak kalmışsa bu durumdan da “kısmen anne yoksunluğu” (parsiel deprivasyon) şeklinde söz edilmektedir.